Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/17571 E. 2014/21296 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17571
KARAR NO : 2014/21296
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Antalya 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 01/04/2014
NUMARASI : 2011/222-2014/143

Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 10.05.2010 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralanan sigortalının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,10.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, tarafların Mahkemece verilen hüküm sonrasından 27.06.2014 tarihli sulh sözleşme ile yargılama konusu ihtilaf hususunda uzlaştıkları anlaşılmaktadır.
6100 sayılı H.M.K’nın 313 ve devamı maddelerinde düzenlenen sulh müessesesinin taraflar arasındaki ihtilafı ve giderek de yargılamayı sonlandıran bir işlem olduğu hususu açıktır. Yine sulhun bir sözleşme olduğu ve tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda hükmün kesinleşme zamanına kadar yapılabileceği de izahtan varestedir. Tarafların sulh olması durumunda mahkeme, eğer taraflar sulha göre karar verilmesini isterler ise bu sulh sözleşmesine göre karar verecek, sulha göre karar verilmesi taraflarca istenmez ise bu kez karar verilmesine yer olmadığına karar verecektir.
Somut olayda, taraflar arasında hükümden sonra 27.06.2014 tarihli sulh sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Sulh bir sözleşme türü olduğuna göre kural olarak taraflar arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanının var olduğu kabul edilmelidir. Taraflarca sulh sözleşmenin sıhhatini etkileyen bir irade bozukluğu ve aşırı yararlanma hali gibi hususlar ileri sürülmedikçe göre taraf iradelerinin ortaya döküldüğü sözleşmeye(sulha)göre karar verilmesi olması gerekendir. Zaten bu husus H.M.K’nın 315 maddesinde de bu haliyle açıkça belirtilmiş olup özetle tarafların sulha göre karar verilmesini istemesi durumunda Mahkemenin sulh sözleşmesine göre karar vermesi gerektiği hükmü düzenlenmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece tarafların hüküm sonrasında düzenledikleri 27.06.2014 tarihli sulh sözleşmesi gözetilerek karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 27.10.2014 gününde oy birliği ile karar verildi.