Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/17545 E. 2014/27415 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17545
KARAR NO : 2014/27415
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2014
NUMARASI : 2012/675-2014/397

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacıların tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazasına sonucu yaşamını yitiren sigortalı Hasan Türköz’ün babası, üvey annesi, beş kardeşi, eşi, oğlu olan davacıların maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı eş Nurşen yönünden 100 TL maddi ve 40.000 TL manevi; davacı çocuk Samet yönünden 100 TL maddi ve 30.000 TL manevi; davacı baba Kemal yönünden 20.000 TL manevi; davacı üvey anne Aynur yönünden 3.000 TL manevi, davacı beş kardeş(Ercan, Ertan, Cansel, Soner ve Canan) için ayrı ayrı 5.000’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından meydana gelen iş kazasında davalı işverenin % 60; ölen işçinin ise %40 oranında kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş Nurşen, davacı çocuk Samet ile davacı baba Kemal yararına hükmedilen manevi tazminatlar fazladır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm
bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine

15/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.