Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/1753 E. 2014/8422 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1753
KARAR NO : 2014/8422
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Samsun 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2012/536-2013/672

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan İ.. D.. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenler ile temyiz sebeplerine göre, davalı İ.. D.. vekilinin tüm, davacılar vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 11.12.2007 tarihindeki iş kazası sonucu vefat sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davalı A.. E.. aleyhine açılan davaların reddine, davacı eş için 25.000,00TL maddi, 12.500,00TL manevi, davacı çocuklar için ise 7.500,00’erTL manevi tazminatın davalı İ.. D..’dan tahsiline, davacı çocukların maddi tazminat davalarının ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, 11.12.2007 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğu, , kazanın oluşumunda %80 oranında davalı İ.. D..’ın, %20 oranında ise kazalının kusurlu olduğu, kaza anında sigortalı C.K.’ın sıva ustası olarak çalıştığı, davcı çocuklardan Gamze’nin lise öğrencisi olup kentte oturduğu, ayrıca davacı Mustafa’nın maddi tazminat talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Bunun yanında zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının maddi zararının hesabında, gerçek ücretinin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Maddi tazminat davasına etkileri gözetildiğinde kazalı çalışanın gerçek ücretinin tespiti hem davacı hem de davalı yan bakımından son derece önemlidir. Zira asgari ücret üzerinden yapılacak hesaplama ile onun misli üzerinden yapılan hesaplamalarda çok farklı tazminat değerlerinin ortaya çıkacağı izahtan varestedir. Bu durumda Mahkemelere düşen en önemli vazifelerden bir tanesi de sigortalının gerçek ücretini hiçbir ihtilafa mahal vermeyecek biçimde ortaya koymaktır. Böylesine kapsamlı bir araştırma bir yönüyle davacının hakkının işverenleri tarafından yenmesine engel teşkil edecek diğer yönüyle de kazalının hak etmediği tazminatlara kavuşmasının ve böylelikle sebepsiz zenginleşmesinin önüne geçilecektir.
Ayrıca kural olarak, kız çocuklarının destek sürelerinin hesaplanmasında köyde oturmaları halinde 18, kentte oturmaları durumunda ise 22 yaşına kadar destek göreceklerinin kabulü gerekir. Bu yaş çocukların içinde bulundukları koşullara göre yüksek öğrenim görebileceklerinin kabulünün gerektiği hallerde 25 yaşına kadar uzatılmalıdır.
Hal böyle olunca somut olayda, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarları ayrı ayrı az olduğu gibi davacılar murisi sigortalının ücretinin ayrıntılı bir şekilde ilgili meslek kuruluşlarından araştırılmaması, ayrıca davacı çocuk Gamze’nin destek süresi bakımından 22 yaş yerine 18 yaşın esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; manevi tazminat davaları bakımından davacılar yararına daha uygun miktarlarda manevi tazminatlara karar vermek, maddi tazminat davaları bakımından ise davacılar murisinin yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle yine Samsunda bulunan ilgili meslek odalarından (inşaat işçileri odası v.b)olay tarihinde kazalı işçinin alabileceği emsal günlük net ücretleri sormak, buradan gelen neticelere göre davacı Gamze’nin 22 yaşına kadar ölenin desteğinde olduğu hususunu da göz önünde tutarak hak sahibi davacıların maddi zararını yeniden hesaplatmak ve tüm delilleri bir arada değerlendirerek neticesine göre karar vermekten ibarettir.
O halde davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Ayrıca Mahkemenin kabul ve uygulama şekli bakımından da; davacı Mustafa’nın maddi tazminat talebinin bulunmamasına rağmen reddine karar verilen maddi tazminat istemleri bakımından bu davalının aleyhine hüküm tesis edilmesi ile davacı çocuklar Gamze ve Hasret aleyhine olarak ikişer kez manevi tazminatın reddi üzerenden vekalet ücreti kararlaştırılması hususları da hatalı görülmüştür.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacılara iadesine,
aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine,
21.04.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.