Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/17481 E. 2015/16157 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17481
KARAR NO : 2015/16157
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : Elazığ İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2014
NUMARASI : 2011/426-2014/532

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 05/03/1991-24/07/2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı işyerinde 15.03.1991-24.07.2006 tarihleri arasında geçen ve davalı tarafından eksik ve başka işyerlerinde bildirilen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. Maddesinde ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. Maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda, davacının davalı yanında kesintili şekilde sigortalı bildiriminin yapıldığı, ancak davacının tespitini istediği dönemde dava dışı işyerlerinden de bildiriminin yapıldığı, bunlardan 1013347, 1000454, 1029945, 12587, 15558 sicil sayılı işyerlerinde işin bir bölümünü taşeron olarak davalının üstlendiği, 36908, 20243 ve 44489 sicil sayılı işyerlerinin ise davalı ile bağlantısının anlaşılamadığı, davacı davalı şirket tarafından başka işverenler nezdinde sigortalı gösterilmesine rağmen kesintisiz olarak çalışmalarının davalı
işyerinde sondör olarak geçtiğini beyan ettiğine göre davalı şirket ile davacı adına hizmet bildiren işverenler arasında organik bağ bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, sigortalı dosyasının, tüm işyeri dosyalarının ve dönem bordolarının getirtilmediği, kayıtlı ve tarafsız bordro tanıklarının dinlenmediği, dinlenen tanık beyanlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bilirkişi raporunda davacı adına hangi dönemde hangi işyerinde kaç gün bildirim yapılması gerektiği açıklanmadığından raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, dava dışı işyerlerinin çoğunda davalının taşeron olduğu dolayısıyla bu işyerleri ile davalı arasında organik bağ olduğu gözetilerek kalan işyerleri ile davalı arasında organik bağ olup olmadığını tespit etmek, davalı işyerinin ve diğer işyerlerinin hangi tarihler arasında faal olduğunun işyeri dosyaları, vergi kayıtları, oda kayıtları ve zabıta marifetiyle araştırmak, davacının tüm işe giriş bildirgelerinin olduğu sigortalı dosyası ile uyuşmazlık konusu dönemde davacı adına hizmet bildirimi yapan tüm işyerlerinin işyeri dosyalarını ve tüm dönem bordrolarının getirtilerek, tespiti istenen dönemde çalışması bulunan davalı işyeri ve dava dışı işyerlerinin bordro tanıklarının adresini Sosyal Güvenlik Kurumu ve zabıta marifetiyle araştırıp, tespit ederek, inşaat işyerlerinin büyüklüğü gözetilerek davacının çalışmasını bilecek durumda olan bordro tanıklarını dinlemek, dinlenen bordro tanıklarının sigortalı hizmet cetvellerini ekinde işyeri detay bilgileri ile birlikte getirtmek, işyerlerinin çoğunlukla baraj inşaatı işi olduğu gözetilerek ihale makamlarından varsa davacının çalışmasıyla ilgili belgelerin getirtilip davacının çalışmasını bilebilecek kamu tanığı olup olmadığının tespit edilerek, çalışmanın niteliği ile sürekli bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, gerekirse hükme elverişli bilirkişi raporu almak suretiyle, söz konusu dönemler içinde mükerrer hizmet oluşturmayacak şekilde davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.