Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/17434 E. 2014/25105 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17434
KARAR NO : 2014/25105
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : Ordu İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2013/490-2014/333

Davacı, 01/04/1999-28/02/2011 tarihleri arasında 4/a kapsamında sigortalı olduğunun diğer 4/b kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine yaşlılık aylığına hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/04/1999-28/02/2011 tarihleri arasında 506 sayılı (5510/4-a) Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalı çalışmalar dışında kalan sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/04/1999-05/01/2009 tarihleri arasındaki dönemde çakışan SKK’lı hizmetleri haricinde tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine, davacının 06/01/2009-28/02/2011 tarihleri arasındaki dönemde 4-a kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının, 01/04/1999 tarihinde başlayan tarım Bağ-Kur sigortalılığı nedeniyle 01/10/2008 tarihinden sonraki 5510/4-a kapsamındaki çalışmalarının geçersiz olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/04/1999-28/02/2011 tariheri arası Kurum tarafından tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği, 1999-2008 yılları arası düzenli prim ödemelerinin bulunduğu, 2009-2012 arası ilçe tarım müdürlüğüne kayıtlı olduğu, 2009 yılında ziraat odası kaydının başladığı, kolluk tutanağı ve tanık beyanlarında 20 yıldan bu yana tarımla uğraştığının belirtildiği, adına kayıtlı 4 dekar tarla olduğu,14/11/2008-2012/2.ay arası 5510/4-a kapsamında çalışmalarının bulunduğu, 18/04/2014 havale tarihli dilekçede tarımsal gelirin sınırlı olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasanın 6/b maddesi ile tarım Bağ-Kur sigortalılarının “diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışmaya başladıkları tarihten itibaren sigortalılıkları sona ereceği” düzenlemesi ile tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile 506 Sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı çalışmaların çakışması halinde 506 sayılı yasa kapsamında çalışmalara üstünlük tanınacağının açıkca düzenlendiği,01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde (Değişik birinci fıkra 17.4.2008-5754-33 md.) Sigortalının, 4. maddenin 1. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Yasanın 33 maddesi ile 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde yapılan değişiklikle 01/10/2008 tarihinden önceki ilke benimsenmiş ise de, aynı yasanın geçici 33 maddesine göre değişikliğin yasanın yürürlüğe girdiği 01.03.2011 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanması mümkün olmamaktadır.
Ayrıca 5510 sayılı Yasa’nın 4/b-4 maddesi ile “tarımsal faaliyette bulunanların bu kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılacağını”, 5510 sayılı Yasa’nın 6/i maddesi “Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin bu kanunun kısa ve uzun madeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılmayacağını”, 5510 sayılı Yasanın 8/3 maddesi ” tarımsal faaliyeti bulunanların kanunla kurulu meslek kuruuluşlarına kayıt tarihinden itibaren ilgili Kurum ve Kuruluş ve birliklerin sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek en geç bir ay içinde Kuruma vermekle yükümlü olduklarını, ayrıca tarımla uğraşanların kendilerinin de bildirim yapabileceklerinin belirtildiği” 5510 Sayılı Yasanın 9/b-5 maddesi “Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten itibaren sigortalılığının sona ereceği” kabul edilmiştir.
Somut olayda,mahkemece yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmadan sonucu gidilmesi hatalı olmuştur. Çünkü davacının 01/10/2008 tarihi itibariyle önceden gelen sigortalılığı tarım Bağ-Kur sigortalılığıdır. Aynı zamanda davacnın ilçe tarım müdürlüğüne kayıtlı olduğu, ziraat odası ve tapu kaydının kaydının bulunduğu, tanık beyanlarında 20 yıldan beri tarımla uğraştığı belirtilmektedir. Dolayısıyla davacının tarımsal faaliyetinin 5510 sayılı Yasanın 6. maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamında kalıp kalmadığı hususunun araştırılması gerekmektedir.
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusu olan dönemde tarım ilçe müdürlüğü, ziraat odası , tapu kayıtları ile tanık beyanlarına göre tarımsal faaliyeti devam eden davacının, yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olup olmadığını (5510 s.Y. geçici 16. maddesinde belirtilen oranlar dikkate alınarak) konusunda uzman ziraatçi bilirkişi marifetiyle tespit ettirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.