Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/17177 E. 2014/20029 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17177
KARAR NO : 2014/20029
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2013
NUMARASI : 2008/218-2013/221

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı işyerinde 03.02.2005-06.06.2008 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30/06/1999 gün 1999/21-549-555- 03/11/2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının ünvan değişikliğinden dolayı davalıya ait olduğu iddia edilen .. ve …sigorta sicil nolu işyerlerinden verilmiş işe giriş bildirgelerinin olduğu, .. sicil nolu işyerinde 17.06.2005-18.06.2006 tarihleri arasında sigortalı çalışmasının olduğu, .. sicil nolu işyerinde 19.06.2006-06.06.2008 tarihleri arasında sigortalı çalışmasının olduğu, 1073963 SS işyerinin Kurumdan dosyasının getirtilmediği iki şirketin aralarındaki irtibatın anlaşılamadığı, 03.02.2005-06.06.2008 tarihleri arasında iki işyerinden de sigortalı olarak bildiriminin yapıldığı, diğer bordro tanıklarının da bu iki işyerinde iki ayrı işyerinde sigortalı çalışmalarının olduğu,iki işyerinden de bordo tanığı dinlenmediği, dinlenen komşu işyeri tanıkları ve bordro tanıkları sonuca gitmeye elverişli olmadığı takdirde re’sen tanık tespit edilip dinlenmediği, davacının puantaj kayıtlarının ve imzalı ücret bordrolarının bulunduğu sigortalı dosyasının getirtildiği, işyeri bordro ve komşu işyeri tanıklarının dinlenerek davacının bu sürelerde hangi işyerinde çalıştığının kesin olarak tespit edilmeyerek davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, öncelikle işyerlerinin işyeri dosyaları ve dönem bordrolarının getirtilerek, işyerleri arasında organik bağ olup olmadığını tespit ederek, her iki işyerinin bordro tanıklarının dinlendikten sonra infazda tereddüt sağlamayacak şekilde davacının bu sürelerde hangi işyerinde çalıştığının hüküm fıkrasında gösterilmesi, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurarak sözkonusu dönemler içinde hangi işyerinde çalıştığı hususunun kesin olarak belirlenmesi, imzalı ücret bordroları da gözönüne alınmak suretiyle, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.