Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/17100 E. 2014/24774 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17100
KARAR NO : 2014/24774
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Kırşehir 1. Asliye Hukuk ( İŞ) Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2010/273-2013/714

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı O.. A.. için 77.708,00 TL maddi, davacı E.. A.. için 76.874,00 TL maddi tazminatların 1000’er TL’sinin dava tarihi, bakiye kısımlarının ıslah tarihi olan 03/10/2013’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacı Ş.. A..’un cenaze ve defin giderleri talebinin kısmen kabulü ile, 70,00 TL cenaze ve defin giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı O.. A.. ve davacı E.. A.. için 25.000,00’er TL, davacı Ş.. A.. için 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 17/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
1- Davacılar vekillerinin temyiz itirazları incelendiğinde:
İş kazası nedeniyle tazminat alacağı haksız fiile dayalı olup, faiz başlangıcı tazminatı doğuran zararlandırıcı olay tarihidir.
Somut olayda, dava konusu iş kazasının 17.06.2009 tarihinde meydana geldiği, kaza sonucunda sigortalının 22.06.2009 tarihinde öldüğü, dava dilekçesi ile belirtilen tazminatlara kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, 03.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemlerinin artırıldığı ve kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesinin açıkça talep edilmiş olmasına göre maddi tazminat isteminin tamamına ölüm tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken dava dilekçesi ile talep edilen kısmına dava tarihinden, ıslah edilen kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.
2- Davalı temyizine gelince;
Tazminatın saptanmasında; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarının, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez.
Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, hesap raporunun Yargıtay denetimine elverişli olması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır.
Somut olayda, davacı işçinin olay tarihi itibarıyla soğuk demirci olduğu, K.. Ticaret ve Sanayi Odası tarafından bildirilen emsal ücrete göre asgari ücretin 2.85 katı esas alınarak düzenlenen 16.05.2013 tarihli hesaba ilişkin bilirkişi raporuna karar verildiği, yapılan işin niteliğine göre Ticaret ve Sanayi Odasının emsal ücret belirleyecek konumda olmadığı açıktır.
Yapılacak iş, ilgili meslek odasından bilinen devrede sigortalının alabileceği ücretleri sormak, benzer işyerlerinde çalışan ve emsal işi yapanların ücretlerini araştırmak suretiyle işçinin gerçek ücretini belirlemek, gerçek ücretle işçinin tazminatını yeniden hesaplatmak, davacı çocuklara kurum tarafından bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerlerinin rücu edilebilir bölümlerini hesaplanan bu zarardan indirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Davacılardan Ş.. A..’un isminin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi, davacı O.. A..n’a vesayeten F.. A.., davacı E.. A..’a velayeten E.. E..’ın davacı olduklarının da gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi HMK’nun 297/1,b maddesine aykırı ise de bu yanlışlığın HMK’nun 304. Maddesi gereğince mahallen düzeltilmesi mümkün bulunmakla ayrıca bozma nedeni olarak değerlendirilmemiştir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının taraflara iadesine, 20.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.