Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16979 E. 2014/19833 K. 14.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16979
KARAR NO : 2014/19833
KARAR TARİHİ : 14.10.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2013
NUMARASI : 2012/844-2013/580

Davacı, 27/08/2008 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, 31/08/2012 tarihinden itibaren SSK’dan emekli aylığı bağlanmasına, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, 6111 sayılı yasanın gereği yaptığı borç yapılandırmasının geçerli olduğuna, davalı kuruma borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı; 27.08.2008 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile 31.08.2012 tarihinden itibaren SSK’dan yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine, 6111 sayılı Yasa kapsamında yaptığı yapılandırmanın geçerli olduğunun ve prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının 27.08.2008 tarihi ile dava tarihi arasındaki Bağ-kur sigortalılığının iptaline, 6111 sayılı Yasa kapsamında yapmış olduğu borç yapılandırmasının geçerli sayılması gerektiğine, 01.09.2012 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, bu tarihten itibaren davacıya ödenmesi gereken aylıkların yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 31.08.2012 tarihinde SSK’lı çalışmaları gereğince kendisine yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunana davacının talebinin davalı Kurum tarafından; Bağ-Kur prim borcu bulunduğundan bahisle reddedildiği, davacının 1978/4. dönem – 31.01.1990 tarihleri arası 1.278 gün zorunlu, 1997/1. dönem – 23.10.2000 tarihleri arası 393 gün zorunlu, 01.12.2001 – 30.11.2003 tarihleri arası 690 gün isteğe bağlı ve 15.08.2008 – 31.08.2012 tarihleri arası 1280 gün zorunlu SSK’lı çalışmaları bulunduğu, davacının 23.11.1994 – 10.03.1995, 31.01.2004 – 31.12.2005 ve 16.10.2006 – 27.08.2008 tarihleri arasında vergi kaydı, 16.11.1994 – 10.03.1995 ve 16.01.2006 – 31.01.2011 tarihleri arasında oda kaydı, 18.10.1994 – 29.08.1996 tarihleri arasında ve 16.01.2006 tarihinden beri devam eden sicil kaydı bulunduğu, davacının limited şirket ortaklığı bulunduğu, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden gelen 01.10.2012 tarihli yazıda davacının ortağı olduğu limited şirketin tasfiyeye girmediğinin bildirildiği, davacının davalı Kurum tarafından 23.11.1994 – 29.08.1996, 01.12.2003 – 31.12.2003, 31.01.2004 – 31.12.2005 tarihleri arasında ve 16.01.2006 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği, davacının 600 gün askerlik borçlanması yaptığı anlaşılmaktadır.
“Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu
kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin I. (F) bendinde “Kanunla kurulu emekli asandıklarına aidat ödemekte olanların” (K)
bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. Maddesinin I. Ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edeğelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K:2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 53/1 maddesinde; “ Sigortalının, 4. Maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı ” bildirilmiştir. 03.02.2011 tarihli 6111 sayılı Yasa’nın 33. maddesi ile değiştirilen ve 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53/1. maddesinde ise; “ Sigortalının, 4. Maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çakışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı ” belirtilmiş ve Yasa’nın Geçici 33. maddesinde ise; “ Kanun’un 53. maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz ” hükmü getirilmiştir.
Görüldüğü üzere kanunların derhal uygulanması ilkesi olmasına rağmen aynı yasanın Geçici 33. maddesiyle 01.03.2011 tarihli, 5510 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; davacının 16.01.2006 tarihinde limited şirket ortağı olması nedeni ile Bağ-Kur sigortalılığının davalı Kurum tarafından yeniden başlatıldığı, bu tarihten önceki en son SSK’lı çalışmalarının 30.11.2003 tarihinde sona ermesi nedeni ile Bağ-Kur sigortalılığının limited şirket ortaklığı gereğince bu tarihte yeniden başlatılmasında isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar davacının tahsis talebinden önce 15.08.2008 – 31.08.2012 tarihleri arasında 1.280 gün SSK’lı çalışması bulunmakta ise de 16.01.2006 tarihinde başlatılan Bağ-Kur sigortalılığının yukarıda anılan çakışan sigortalılık esasları ve Yasa maddeleri gereğince 01.03.2011 tarihine kadar devam edeceği göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının, 16.01.2006 – 01.03.2011 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğu anlaşıldığından; 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun’un 8. maddesi de dikkate alınarak, davacının yaşlılık aylığı şartlarını taşıyıp taşımadığını yeniden değerlendirerek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.