Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16633 E. 2014/21471 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16633
KARAR NO : 2014/21471
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Yozgat İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2012/575-2012/828

Davacı, 16/09/2007-31/12/2010 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasaya tabi ( 5510 4/b) hizmetlerinin iptal edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 16/09/2007-31/12/2010 tarihleri arasındaki 1479 sayılı yasaya tabi (5510 4/b) hizmetlerinin iptal edilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; davacının, 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığı ile 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının 16/09/2007 tarihinde çakışması nedeniyle hangi Kurum’daki çalışmanın esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerek 506 sayılı Yasa’da ve gerekse 1479 sayılı Yasa’da “çakışan sigortalılık sorunu” hakkında, birbirlerine paralel düzenlemeler yer almaktadır. Her iki Yasa’da; bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmıştır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin I. (F) bendinde “Kanunla kurulu emekli asandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. fıkralarında da “Bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması” koşulu getirilmiştir. Bütün açıklamalardan anlaşılacağı üzere; sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlilik tanınmaktadır. ( 03.10.2001 gün ve 2001/21-627 esas, 2001/659 karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ).
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının hizmet cetvelinde 01/03/1987-2000/3 ve 16/09/2007- 2012/4.ayına kadar davacı adına toplam 4507 gün hizmet bildiriminde bulunulduğu, davacıya ait 02/04/2001- 20/06/2007 tarihleri arasında kahvehane işletmeciliği faaliyetinden doğan, 02/07/2007-31/10/2010-tarihleri arasında kuruyemişçilik faaliyetinden doğan vergi kaydının bulunduğu, 02/03/1985 -06/09/2011 tarihleri arasında oda kaydının bulunduğu, esnaf sicil kaydına rastlanmadığının bildirildiği, buna göre Kurum tarafından davacının Esnaf Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin 29/07/1999-02/08/2000 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalılık, 02/04/2001-20/06/2007 tarihleri arasında zorunlu sigortalılık, 02/07/2007-31/12/2010 tarihleri arasında zorunlu sigortalılık olarak belirlendiği, davacının 31/08/1999-20/06/2007 tarihleri arasında bağ-kur sigorta prim borcu ödemesinde bulunduğu, davacı sigortalının 02/07/2007 tarihi itibariyle ticarî faaliyete başlamış olması nedeniyle 4-b zorunlu sigortalılığının yeniden başlatıldığı, öte yandan 5510 sayılı Yasa’nın 4-a kapsamında 16/09/2007 tarihinde çalışmaya başlamışsa da ticarî faaliyetinden dolayı 4-b kapsamındaki çalışması devam ettiğinden 4-a sigortalılığının 5510 sayılı Yasa’nın 53. maddesi gereği iptal edilmesi gerektiğinin Kurum tarafından davacıya bildirildiği, Dairemiz’in 20/01/2014 tarihli ve 2013/938 Esas ve 2014/720 Karar sayılı geri çevirme ilamı ile “davacının 29/07/1999-02/08/2000, 12/04/2001-20/06/2007, 02/07/2007-30/04/2008 tarihleri arasında sigortalılık süresine ilişkin olarak ödediği primlerin hangi tarihe kadar sigortalılık süresini karşıladığının, ne kadar süreye ilişkin sigorta prim borcu olduğunun sorulmak” üzere dosyanın Mahkeme’ye gönderildiği, Kurum’un 04/03/2014 tarihli yazı cevabı ile F.. K..’nun ödemiş olduğu sigorta prim ödemelerinin 20/06/2007 tarihine kadar sigortalılığını karşıladığının, 02/07/2007-31/12/2010 tarihleri arası vergi kaydı olduğundan bu dönem itibariyle sigortalılık kapsamında değerlendirildiğinde 31/03/2014 tarihi itibariyle 20.690,78 TL sigorta prim borcunun olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının 02/07/2007 tarihinde başlayan vergi kaydı, SSK’lı olarak çalışmaya başladığı tarihten(16/09/2007 tarihinden) önce başlamaktadır. Böyle olunca da söz konusu dönem içerisinde davacının çakışan 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı ile zorunlu 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı arasında önceden gelen sigortalılık olarak 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının kabulünün gerektiği göz ardı edilerek, hatalı değerlendirme sonucu, davacının bu dönemdeki çalışmasının 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışma olduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.