Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/1652 E. 2014/25272 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1652
KARAR NO : 2014/25272
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2013
NUMARASI : 2013/462-2013/618

Davacı, 01/10/1986 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı Kanundan yararlanma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/10/1986 tarihinde başlayan Tarım Bağ-Kur sigortalılığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile, 6111 sayılı Yasadan yararlandırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 01/10/1994-31/12/1998 ve 01/10/2003-30/04/2008 tarihleri arasında Tarım Bağ-kur Sigortalısı olduğunun tespitine ve 6111 sayılı yasadan yararlanma hakkının saklı tutulmasına ilişkin 13/07/2012 tarihli hüküm, davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiş olup Dairemizin 02/07/2013 tarih, 2013/3511 E. 2013/14327 K. sayılı bozma ilamı ile davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları redolunarak, “davacının süresinde yaptığı yapılandırma başvurusu sonucu Kurumca kabul edilen yapılandırma için davacı süresinde hiç bir ödemede bulunmadığından davacının 6111 sayılı yasadan yararlanma hakkının Kurumca iptal edildiği anlaşılmakla Kurum işleminin yerinde olduğu, 5510 sayılı Yasanın Geçici 17.maddesi uyarınca sigortalılığı 01/10/1986 tarihi itibariyle durdurulan davacının açıkca 01/10/1986-01/01/1992, 01/09/1994-31/12/1994, 01/08/1995-31/12/1995, 01/08/1997-31/12/1997, 01/09/2003- 30/04/2008 tarihleri arasındaki sigortalılığının da 5510 sayılı Yasanın Geçici 17.maddesi uyarınca durdurulduğu anlaşılmakla davacının bu yöndeki talebinde hukuki yararı olmadığı” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş ve bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/10/1986 tarihinde davalı Kurumca resen Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, davacının prim borcundan kurtulmak maksadı ile 12/07/1996 tarihli dilekçesi ile prim borçlarını ödeyemeyeceğini ve Tarım Bağ-Kur kaydının silinmesini istediğini bildirerek terk formu verdiği ve davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığının 01/01/1992 tarihi itibariyle iptal edildiği, prim kesintileri nedeniyle 01/09/1994-31/12/1994, 01/08/1995-31/12/1995, 01/08/1997-31/12/1997 tarihleri arasında ve 01/09/2003 tarihinden itibaren tescil edildiği, 20/04/2011 tarihinde 6111 sayılı Yasadan yararlanma talebinde bulunduğu, 5 yıldan fazla prim borcu bulunan davacının sigortalılığının 01/10/1986 tarihi itibariyle durdurulduğu, telim ettiği ürün bedellerinden 1994,1995,1997,2003,2004,2006,2009 ve 2010 yıllarında prim kesintisi yapıldığı, davacı adına kayıtlı zirai taşınmazlar bulunduğu, 01/03/2002 tarihinden itibaren ziraat odası kaydı bulunduğu, zabıta araştırmasında davacının 1983-2011 arasında tarımsal faaliyette bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Sözü edilen sosyal sigortalılık, kişinin Anayasa’da ifadesini bulan temel sosyal haklardan olan sosyal güvenlik hakkına ilişkindir. Nitekim, Anayasa’nın 12. maddesine göre, herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Anayasa’nın 60. maddesinde ise, “herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve feragat edilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 4/b-4 maddesinde bu ilke aynen benimsenerek tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları bildirilmiştir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp, aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu nedenle, sigortalılık hakkından feragat edilemez.
Somut olayda, her ne kadar Dairemizin 02/07/2013 tarih, 2013/3511 E. 2013/14327 K. sayılı bozma ilamında uyuşmazlık konusu olan dönemin tamamının 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. madde kapsamında kaldığı kaldığından davacının hukuki yararı bulunmadığı bildirilmiş ve mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, dosya kapsamından yapılandırma kapsamında bulunmayan ve Kurumca kabul edilmeyen sürelerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının talebinin tamamı yönünden hukuki yararının bulunmadığına ilişkin Dairemiz değerlendirmesinin maddi hataya dayalı olduğu ortadadır. Öte yandan maddi hataya dayalı bozma kararlarına uyulmasının usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı bunun usuli kazanılmış hakkın istisnaları arasında bulunduğu, Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Davacının tescilinin Kurumca daha önce yapılmış olup, bu hususta muaraza bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığın davacının prim borcundan kurtulmak maksadı ile verdiği dilekçe neticesi sigortalılığının iptal edilip edilmeyeceği noktasında toplandığı ve sigortalılık hakkından feragat edilemeyeceğinden mahkemece davacının 01/01/1992-31/07/1994, 01/01/1995-31/07/1995, 01/01/1996-31/07/1997, 01/01/1998-31/08/2003 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 6111 sayılı Yasadan yararlandırılması gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.