Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16473 E. 2015/16172 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16473
KARAR NO : 2015/16172
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : Edirne İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2014
NUMARASI : 2013/503-2014/208

Davacı, mesken üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava nitelikçe davalı Kurumun prim alacağının tahsili için başlattığı takip sırasında haczedilerek satışa çıkarılacağı bildirilen evinin haline münasip evi olduğundan bahisle, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının hacizli ev dışında evinin bulunmadığı, evin değerinin borcu karşılamadığı gibi satılması halinde davacının haline münasip ev almasının mümkün bulunmadığından bahisle dava konusu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık davalı tarafından haczedilerek satışa çıkarılacağı bildirilen evin haczinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı yasanın 70/11. maddesinde “Borçlunun haline münasip evinin, ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarın borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabileceği” düzenlenmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Yasanın 70. maddesine göre, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İş mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tesbit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan, ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Öte yandan HMK 26. (HUMK. nun 74) maddesi gereğince hakim, kural olarak iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına hüküm veremez.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda; davanın ilk olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ve Vergi Dairesinin koyduğu haczin kaldırılmasına ilişkin olarak açıldığı, Vergi Dairesi tarafından konulan hacze ilişkin talebin tefrik edilerek Vergi Mahkemesine gönderildiği halde mahkemece hüküm fıkrasında “Tatvan Vergi Dairesinin 16.11.2009 tarih 16114 yevmiye numaralı işlem ile Tatvan Vergi Dairesi Müdürlüğünün taşınmaz üzerine koymuş olduğu haczin bu nedenlerle kaldırılmasına,” karar verildiği, davanın sadece Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından konulan hacze ilişkin olup bu konuda araştırma yapılmadan, hacizleri gösterir tapu kaydının, Kurumun gönderdiği ödeme emri ve koyduğu hacze ilişkin tüm evraklar getirtilmeden, tefrik edilen dolayısıyla dava konusu olmayan vergi dairesinin koyduğu haczin kaldırılmasına ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Yapılacak iş; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gönderilen ödeme emri ve hacze ilişkin tüm belgelerin, hacizleri gösterir şekilde tapu kaydının getirtilerek yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işin esasına girilerek Sosyal Güvenlik Kurumunun koyduğu hacze ilişkin bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.