Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16374 E. 2014/25868 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16374
KARAR NO : 2014/25868
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : Gölbaşı (Adıyaman) 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2012/873-2014/104

Davacı, kesilen aylığın yeniden bağlanmasına, davalı Kuruma borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden ve iadesini talep eden Kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 26/04/2001 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, davacıya, Kuruma yaptığı başvuru üzerine ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, Kurum tarafından ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 03/05/2012 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacı ile yapılan görüşmede; eşinden 17-18 yıl önce boşandığını, eşinin Yukarıkarakuyu köyünde yaşadığını, çocuklarını görmek için 3-4 günde bir geldiğini, ancak evde kalmadan köye gittiğini, evin mülkiyetinin eski eşine ait olduğunu beyan ettiği; davacının yerleşim yeri yakınındaki fırını işleten M. T.’ın alınan sözlü beyanında, 6 yıldır bu adreste fırın işlettiğini, davacı ve eşinin çocukları ile birlikte Farabi Caddesinde oturduklarını söylediği; çevre sakini olan Ö. P.’in 10 yıldır davacı ve eşinin çocukları ile birlikte yaşadıklarını bildirdiği görülmüş; eski eşin kayıtlardaki yerleşim yeri olan Yukarıkarakuyu köyüne gidilerek yapılan çevre araştırmasında ise, köy halkından D. D.’ın, belirtilen adreste İ. M.’ın eşi ve çocukları ile yaşadığını, davacının eşinin ise davacı ile birlikte Gölbaşı ilçe merkezinde ikamet ettiğini; A. D.’ın da, bu adreste köy korucusu İsmail’in ailesi ile yaşadığını, davacının eşi Seydi Vakkas’ın köyde oturmadığını beyan ettikleri görülmüş, eski eşin yerleşim yeri olarak beyan ettiği adreste yaşayan S. M. ise alınan beyanında, bu evin kayınbabası İsmail’e ait olduğunu, amcası S. V.’ın da burada yaşadığını, evde kişisel eşyalarının bulunmadığını, 2-3 gün Gölbaşı ilçesinde, diğer günler ise köyde kaldığını bildirdiği tespit edilmiştir. Mahkemesince dinlenen davacı tanıklarının, davacı ve eski eşinin birlikte yaşamadığı yönünde beyanda bulundukları anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunun içeriğine göre, davacının ve eski eşin kayıtlı yerleşim yerleri itibari ile yapılan çevre araştırmasında dinlenen ve davacı ile eski eşinin yargılama aşamasında husumet iddiasında da bulunmadığı M. T., Ö. P., D. D. ve A. D.n’ın, davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşadıklarını beyan etmeleri, boşandıklarından haberdar olmadıklarının anlaşılması; davacının, yaşadığı evin mülkiyetinin eski eşine ait olduğuna dair beyanı ile tanık Senem Mamocan’ın, eski eşin köyde kendileri ile birlikte yaşadığına, ancak evde kişisel eşyalarının bulunmadığına ilişkin beyanının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması karşısında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı Yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.