Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16255 E. 2014/21275 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16255
KARAR NO : 2014/21275
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2008/271-2013/562

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacı murisinin davalı işveren nezdinde, 22.02.2007–15.06.2007 tarihleri arasında asgari ücret ile sürekli olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 01/05/2007 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına 27/04/2007 tarihinde intikal etmiş olduğu, davacının murisine ait hizmet cetvelinde 25/07/1978-2008/08 dönemleri arasında toplam 1758 gün hizmet bildiriminde bulunulduğu, tespiti talep olunan dönem içerisinde bu işyerinde geçtiği iddia olunan muris sigortalının çalışması ile çakışan SSK lı çalışmasının olmayıp, 01.05.2007 ile 30.05.2007 tarihleri arasında davalı işyerince SSK lı hizmetinin tam olarak Kurum’a bildirilmiş olduğu, işyeri bildirgesinde göreve başlama tarihinin 15/02/2007 tarihi olarak belirtilmiş olup bildirgenin Kurum kayıtlarına 27/04/2007 tarihinde intikal etmiş olduğu, işyeri tescil belgelerinden 01/05/2007 tarihinde işyerinin Kanun kapsamına alınmış olduğu, 27/04/2007 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesinin akdolunmuş olup sözleşmede 01/05/2007 tarihinden itibaren hizmetin başlayacağının belirtildiği ve sözleşmenin işveren-muris sigortalının imzalarını havi olduğu, 2007/05-06 aylara ait dönem bordrolarının getirtildiği, bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı tanıkları ile kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda Mahkemece duruşmalarda dinlenen tanıkların beyanları arasındaki çelişkinin giderilmeden ve işyerinin dava konusu dönem dışı bordrolu çalışanı olan tanığın beyanından işyerinin sezonluk olarak faaliyette bulunan restaurant olduğu anlaşılmakla işyerinin Kanun kapsamı öncesinde de faal olup olmadığı hususunun hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde aydınlatılmadan davanın reddine dair yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı işyerinin Kanun kapsamına alındığı tarihten (01/05/2007) öncesinde de işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu belirledikten sonra tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.