Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16253 E. 2014/19031 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16253
KARAR NO : 2014/19031
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2012/566-2013/192

Davacı, 04/05/2006 tarihinde 5458 sayılı Yasaya istinaden yapılan taksitlendirme işleminin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 04/05/2006 tarihinde 5458 sayılı Yasa gereğince yapılan taksitlendirme işleminin geçerli olduğununun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının 5458 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılan prim borçlarına ilişkin olarak son taksit(60. taksit)i ödemediği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık son taksitin ödenmediği durumda yapılması gerekli işleme ilişkindir. Davalı Kurum tarafından yapılandırmanın iptali yoluna gidilmişse de işlem hukuka uygun değildir, bu nedenle isabetsizdir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5458 sayılı Yasa’nın 3.maddesinin 3. ve 4. fıkraları olup, anılan düzenleme ile 3. fıkrada “başvurusu kabul edilip borçları yeniden yapılandırılanların borç türü bazında taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılında üç defadan fazla veya taksitlendirme süresi içinde tahakkuk edecek aynı mahiyetteki carî ay borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılında üç defadan fazla yerine getirmemeleri halinde, yeniden yapılandırma hakkını kaybedecekleri ve ödedikleri tutarların Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur’un ilgili mevzuatı uyarınca borçlarına mahsup edileceği, taksit veya carî aya ilişkin ödeme yükümlülüklerinin eksik yerine getirilmiş olması halinde, ödeme yükümlülüğü ihlal edilmiş sayılacağı”,
4.fıkrada ise “Üçüncü fıkraya göre bir takvim yılında ödenmeyen ya da eksik ödenen taksit tutarlarının taksitlendirme süresi aşılmamak kaydıyla en geç izleyen takvim yılının sonuna kadar; ödenmeyen ya da eksik ödenen kısmın son takside ait olması halinde ise, bu tutarın son taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen kısım ile birlikte, gecikilen her ay için Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait TL cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faiz oranına 1 puan eklenmek suretiyle bulunacak faiz oranının bileşik bazda uygulanması sonucunda hesaplanacak faiz miktarının ödenmesi halinde bu Kanun’un yeniden yapılandırma hükümlerinden yararlanacakları, üçüncü fıkraya göre taksitlendirme süresi içinde ödenmeyen ya da eksik ödenen aynı mahiyetteki carî ay prim ve diğer borçları ise, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur mevzuatına göre gecikme zammı hesaplanarak tahsil edileceği bildirilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 5458 sayılı Yasa ile tanınan birikmiş prim borçlarını yapılandırmak için Kurum’a 04/05/2006 tarihinde müracaat ettiği, aynı tarihte işsizlik sigortası prim borcunu 59, sigorta prim borcunu da 60 taksit şeklinde ödemeyi taahhüt ettiği, Kurum tarafından hazırlanan ödeme planın davacıya 11/05/2006 tarihinde tebliğ edildiği, dava konusu sigorta prim borcuna ilişkin son taksit(60.taksit)in ödeme tarihinin 30/04/2011 tarihi olduğu, 24/08/2011 tarih ve 16797107 sayılı yazı ile “Kurum tarafından prim borcuna ilişkin 60. son taksidin (249,89TL ) süresinde ödenmediği, ödendi ise son taksite ait dekont suretinin gönderilmesi, aksi takdirde borcun 5458 sayılı Yasa kapsamından çıkatılarak 16-180 sayılı genelge gereği cebri icra yolu ile tahsil olunacağı” yönünde davacıya ihtarda bulunulmuş olup Kurum yazısının davacıya ait tebligat adresinde tebligat evrakı üzerinde “aynı konutta oturduğu” ibaresi belirtilmekle davacının babasına 08/09/2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, 5458 sayılı Yasa doğrultusunda son taksitin süresinde ödenmemesi halinde Kurum tarafından yeniden hesaplanacak faiz miktarı ile ödenmeyen son taksit kısmının ödenmesi halinde yeniden yapılandırma hükümlerinden yararlanacaklarının açıkça belirtilmesine rağmen, Yasa’nın bu şekilde aradığı içeriğe sahip olmayan usulsüz Kurum işleminin tebliğ edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan; tebligatın aynı konutta otturmayan davacı yakınına tebliğ edilmekle de usulsüz olduğuda ortadır. Bu nedenle son taksit borcundan ve de Kurum tarafından hesap edilmesi gereken borcun fer’ilerinden davacının haberdar olmaması ile birlikte son taksit borcunun çok cüzi bir miktar olduğu da göz önüne alındığında Kurum’un 5458 sayılı Yasa’ya aykırı olarak yapılandırmayı tamamen bozması MK.2. madde gereğince iyiniyet kurallarına aykırı olup aynı zamanda adalet duygularının incinmesine sebebiyet vereceği görülmektedir.
Mahkemece yapılacak iş, davacının ödeme yükümlülüğünü bir takvim yılında üç defadan fazla ihlal etmediği gibi taksitlendirmesinin iptal edilmesi için Kurum’dan bir talepte bulunmadığından yapılandırmanın geçerli bulunduğu kabul edilerek, ödenmeyen kısım için Kurum’a müracaat tarihine kadar işleyecek faiziyle birlikte davacının ödemesi gereken borç miktarını davalı Kurum’dan sormak ve ödemesi için mehil vermek, Kurum tarafından bildirilen miktara davacının itirazı olması halinde eldeki davanın uzmanı hukukçu, mali müşavir ve hesap uzmanı bilirkişi heyetinden konuya ilişkin rapor alınarak davacının borçlu olduğu miktarı tespit etmek, davacıya bu borcu ödemesi için yine önel vermek ve borç aslı ve fer’ilerinin bu şekilde ödenip ödenmemesiyle oluşacak sonuca göre davacının talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermek, davanın kabulü halinde davacının da kusuru oranında dava açılmasına sebebiyet verdiği göz önünde bulundurularak Mahkemece takdir olunan oran üzerinden yargılama giderlerinden de sorumluluğuna gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 29/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.