Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16247 E. 2014/19028 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16247
KARAR NO : 2014/19028
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2012/1195-2013/436

Davacı, sigortalılık başlangıcının 05/03/1975 olması gerektiğinin, ödediği 3600 gün borçlanma bedelinin dikkate alınarak emeklilik şartlarının tespitine, aylık bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 5510 sayılı Yasa 4/a kapsamında yapmış olduğu tahsis başvurusunu reddeden Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığına hak kazandığının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 05/03/1975 tarihi olduğunun, 5510 sayılı Yasa 4/a kapsamında aylık alması gerektiğinin tespitine karar verilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacının Almanya’da çalışması öncesinde Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesinin son fıkrasında “Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanun’a göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.” hükmü bulunmakta ise de 02.11.1984 tarihinde imzalanan ve 05.12.1984 tarihli 3241 sayılı Kanun ile onaylanıp 01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren ve Anayasa’nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme olarak 3201 sayılı Kanun’un 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip bulunan 30 Nisan 1964 tarihli Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne Ek Sözleşme’nin 29. maddesinin 4. bendi hükmü uyarınca yurt dışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Yurt dışında iken fiili (eylemli) çalışması bulunmadığı halde o ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına göre yardım niteliğinde ödeme yapılan dönemler ile ev hanımı olarak geçen sürelerin Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne Ek Sözleşme’nin 29. maddesinin 4. bendi anlamında yurt dışında geçen çalışma olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Öte yandan prim kesintisi yapılmaksızın yurt dışında eğitim süresi olarak veya meslek öncesi eğitim kursu geçen sürelerin de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşme’nin 29.maddesinin 4.bendi hükmü uyarınca yurt dışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi için borçlanma istemi veya borçlanma bedelinin ödenmesi koşul değildir.
3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.
Borçlanmanın usul ve esasları 3201 sayılı Kanun ile düzenlenmiş iken yurt dışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ise Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşme’nin 29. maddesinin 4. bendi hükmü gereğidir. Her iki hukuki kuralın amacı ve dayanağı farklıdır. Dolayısıyla anılan haklardan herhangi birinden yararlanmak için diğer hakkın kullanılması veya başvuru zorunluluğu yoktur.
Anılan uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi ile Almanya’da çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönerek çalışması ve/veya borçlanması halinde uzun vadeli sigorta kollarından bağlanacak aylıklara hak kazanma koşullarında yurt dışında çalışmaya başladıkları tarihin dikkate alınması yoluyla sosyal güvenlik haklarının korunması amaçlanmıştır. Anılan hüküm, borçlanma hakkından bağımsızdır.
Yurt dışında geçen sigortalılık süreleri, işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin borçlanılması zorunlu olmadığına göre, yurt dışındaki çalışmasından sonra ülkemize dönen sigortalıların ülkemizdeki prim ödeme gün sayılarının yeterli olması halinde uzun vadeli sigorta kollarından aylık almaları mümkün olup bu halde sigortalıların borçlanma yapmadan yalnızca Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne Ek Sözleşme’nin 29. maddesinin 4. bendi hükmü sayesinde yurt dışında çalışmaya başladıkları tarihin ülkemizde de sigortalılık başlangıç tarihi kabul edilmesi sigortalıların yararına olacaktır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 05/03/1957 doğumlu davacının 05/06/1973- 12/10/1979 tarihleri arası fiili çalışmasına dayanan, 13/10/1979-30/11/2011 tarihleri arasında ise muhtelif sigorta kolları (mecburi prim süreleri, gebelik, analık, çocuk yetiştirmede geçen prim süreleri)na dayanan Almanya sosyal güvenlik sistemine tabi sigortalılıklarının bulunduğu, 29/06/2012 tarihinde çalışılan ve boşta geçen süreler için 3600 gün 3201 sayılı Yasa kapsamında yurt dışı borçlanması için başvurduğu, Kurum tarafından tahakkuk edilen borçlanma prim borcunu 06/08/2012 tarihinde ödediği, yurt içinde davacının herhangi bir sigortalılığının bulunmaması nedeniyle Kurum tarafından yurt dışı borçlanma sürelerinin 5510 sy. Yasa 4/b kapsamında sigortalılık olarak kabul edildiği, 24/09/2012 tarihinde 5510 sy. Yasa 4/a kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için Kurum’a tahsis talebinde bulunan davacının talebinin 10/11/2012 tarihli yazı ile reddolunduğu, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda Türkiye’de herhangi bir sigortalılık kaydı bulunmayan davacının 3201 sayılı Yasa kapsamında yapmış olduğu yurt dışı borçlanmasının 5510 sy. Yasa 4/b kapsamında sigortalılık olarak geçerli kabul edilmesine ve bu nedenle 5510 sy. Yasa 4/a kapsamında sigortalılıktan yapılan tahsis talebinin reddine ilişkin Kurum işlemi yerinde olup bu yönü ile Mahkemece davacının talebinin reddine dair hüküm kurulması yerinde ise de Almanya’da fiili çalışması 05/06/1973 tarihinde başlayan davacının 18 yaşını doldurduğu tarih olan 05/03/1975 tarihinde de fiili çalışması bulunduğundan bu tarih itibariyle sigortalılık başlangıcının tespiti talebinin kabulü gerekir iken yazılı şekilde davacının tüm taleplerine ilişkin olarak davanın reddine dair hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.