Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16235 E. 2014/21268 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16235
KARAR NO : 2014/21268
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2011/867-2013/443

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işveren nezdinde geçen 14.07.2009 – 16.06.2011 tarihleri arasındaki SGK’ya bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının davalı B. K. A. Apartmanı’nda 14.07.2009-06.06.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 08/07/2000 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin davalı dışı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacıya ait hizmet cetvelinde 08/07/2000-30/03/2002 tarihleri arasında dava dışı işyerleri tarafından toplam 167 gün hizmet bildiriminde bulunulduğu, Kurum kayıtlarında davalı apartman yöneticiliğine ait işyeri sicil dosyasının bulunmadığı, 11/07/2009 tarihinden itibaren belirtilen işlerin Apartman Görevlisi olarak yapılacağının davacının eşi A.Ö. tarafından taahhüt edildiği belgenin dosyada yer aldığı, 12/05/2011 tarihli apartman yönetim kurulu kararı ile davacının eşi A. Ö.’in kapıcılık görevinden çıkartılmasına karar verilmiş olduğu, bir kısım apartman sakinlerinin söz konusu yönetim toplantısına katılmadığını, usulsüz bir şekilde imzalarının alındığını belirtir tutanakların davacı vekilince dosyaya sunulmuş olduğu, 09/08/2011 tarihli iadeli taahhütlü ihtarname ile konutun tahliyesinin davacının eşi A. Ö.’ten istendiği, zabıta araştırması neticesi davalı apartman yönetime komşu işyerlerinin olmadığı, komşu apartman görevlisinin ise tanık olarak bildirilerek bu hususun tutanağa bağlanmış olduğu, bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıkları ile kamu tanığının dinlenilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda mahkemece çelişkili ve yetersiz tanık beyanlarının dikkate alınarak sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Diğer yandan tanık beyanlarından davacının eşi A. Ö.’in nizalı dönem içerisinde başka işyerinde çalışmasının olduğu anlaşılmakla davacının söz konusu davalı işyerinde fiilen mi çalıştığı yoksa eşine yardımcı olmak için mi çalıştığı hususunun hiç bir tereddüte ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde aydınlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davacının eşi A.Ö.’e ait hizmet cetvelini getirterek nizalı dönem içerisinde hizmet bildiriminde bulunan işyerlerine ait dönem bordrolarında davacının eşinin çalışması hakkında bilgi verebilecek sigortalı çalışanların beyanlarına başvurarak davacı eşinin tam zamanlı işyerinde fiilen çalıştığının belirlenmesinden sonra tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı apartman yönetime komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan B. K.-A. Apartman Yönetimine iadesine, 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.