Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/16007 E. 2014/27475 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16007
KARAR NO : 2014/27475
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2014/245-2014/213

Davacı, 03/02/1987-28/04/2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının 03.02.1987 – 28.04.2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının 11.04.2003 – 28.04.2010 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 05.03.2010 tarihinde tahsis talebinde bulunan davacının talebinin davalı Kurum tarafından; 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmeti ve askerlik borçlanması da dahil 17 yıl, 10 ay, 8 gün hizmeti bulunduğu, 25 yılı tamamlamadığı gerekçesi ile reddedildiği, davacının 04.10.2002 – 10.04.2003 ve 03.07.2010 – 02.09.2010 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunduğu, ayrıca davalı Kurum’un davacıyı, 03.02.1987 – 31.12.2002 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapamında sigortalı kabul ettiği, davacının 31.12.2002 tarihinden sonraki sigortalılığının 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı nedeni ile iptal edildiği, davacının; 03.02.1987 – 23.02.1990 tarihleri arasında vergi, 02.02.1987 – 30.11.1995 tarihleri arasında oda ve 18.02.1997 – 28.04.2010 tarihleri arasında sicil kaydı bulunduğu, mahkemece karara esas alınan 26.03.2012 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 23.02.1990 tarihinde vergi kaydının, 10.04.2003 tarihinde de 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının bittiği, 1479 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde herhangi bri sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanların talepleri halinde isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olabileceği, davacının talebi değerlendirildiğinde, herhangi bri sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmadığı ve Bağ-Kur’a yaptığı düzenli prim ödemelerinin isteğe bağlı sigortalı olma iradesi yerine geçmesi gerektiği ve ödemelerin yapıldığı tarihte yani 11.04.2003 – 28.04.2010 tarihleri arasında davacının isteğe bağlı sigortalı sayılması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Öte yandan; “ çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin I. (F) bendinde “Kanunla kurulu emekli asandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. Maddesinin I. Ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edeğelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K:2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasanın 53/1 maddesinde “Sigortalının, 4. Maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı” bildirilmiştir.
1479 sayılı Yasa’nın 25. maddesine 3396 sayılı Yasa ile 20.06.1987 tarihinde eklenen (g) bendine göre ise; “ Gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan veya gelir vergisinden muaf olan, ancak, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihte ” Bağ-Kur sigortalılıklarının sona ereceği düzenlenmiştir. Bu durumda; SSK’ya tabi çalışma sona erdiğinde 25. maddenin birinci fıkrası gereğince de “ gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da esnaf ve sanatkar siciline veya yasayla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden bu Yasa’ya göre sigortalı sayılırlar ” hükmü yer aldığından sigortalılıkları kendiliğinden devam edecektir.
Ancak; 1479 sayılı Yasa’nın 24. ve 25. maddeleri 4946 sayılı Yasa ile 24.07.2003 tarihinde yeniden değiştirilmiştir. Anılan değişiklik ile 24. madde gereğince; “ esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbets meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna kayıtlı olanlar ” Bağ-Kur sigortalısı olabilecektir. Yine anılan değişiklik ile 25. maddenin ( g ) bendi ise; “ gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkarlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında hizmet akti ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce ” Bağ-Kur sigortalılıklarının sona ereceği şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda ise; mahkemece, yukarıda anılan Yasa maddeleri değerlendirilmeden, davacının prim ödemeleri gereğince 11.04.2003 – 28.04.2010 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı sayılması gerektiğini bildiren hatalı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda anılan Yasa maddeleri gereğince davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olabileceği süreleri tespit ederek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin ve davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.