Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/15634 E. 2014/20914 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15634
KARAR NO : 2014/20914
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2012
NUMARASI : 2010/361-2012/147

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 11/04/2009-17/08/2009 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 11.04.2009 – 17.08.2009 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde 01.05.2009-14.08.2009 tarihleri arasında 104 gün asgari ücretle işçi olarak çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin H.M. A. – Ş.A. ünvanlı ve …sicil numaralı işyeri olduğu, işyerinin 01/01/1990 tarihinde tavukçuluk işi nedeniyle kanun kapsamına alındığı anlaşılmaktadır.
Burada yeri gelmişken adi ortaklık kavramı üzerinde durmakta yarar bulunmaktadır. Adi ortaklık; Türk Borçlar Kanunu 620/1. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir şahıs birliğidir. Yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, adi ortaklık sözleşmesi; kişi, sermaye ve sözleşme unsurlarını içermektedir.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık, adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer ortak veya ortaklar aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir.
Somut olayda; ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunan adi ortaklık ortaklarından H. M. A.’in davalı olarak gösterildiği ancak mahkemece diğer ortak olan Ş. A.’in davaya dahil edilmediği, taraf teşkilinin sağlanmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, Ş. A.’in davalı sıfatıyla davaya dahil edilmesini sağlamak ve taraf teşkili tamamlandıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.