Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/15578 E. 2014/28202 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15578
KARAR NO : 2014/28202
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

MAHKEMESİ : İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2011/699-2013/705

Davacı, murisi iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; sigortalının iş kazası sonucu vefatı nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacı T. T. için 61.098,68 TL maddi-40.000,00 TL manevi, davacı E. T. için 3.441,09 TL maddi-20.000,00 TL manevi, davacı H. E. T. için 5.147,91 TL maddi-20.000,00 TL manevi, davacılar Şahattin Taşçı için 10.000,00 manevi ve C. T. için de 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; kazanın oluşumunda %80 davalı işveren, %20 oranında ise kazalı kusurunun bulunduğu, davacıların maddi zararının tespiti için alınan hesap raporunda; davacı T. T. için 61.098,68 TL, davacı E. T. için 3.441,09 TL, davacı H. E. T. için 5.147,91 TL karşılanmamış maddi zararının bulunduğunun belirtildiği, davacı Tuğba Taşkın’ın imzasını taşıyan ibraname ile banka makbuzuna göre E. Sigorta AŞ tarafından, 01.08.2011 tarihinde 100.000,00-TL ödeme yapılarak ibraname alındığının anlaşıldığı, “Ferdi Kaza Grup Sigorta Poliçesi” nin 23.03.2011 – 23.03.2012 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 11.06.2011 tarihinde meydana geldiği, E. Sigorta AŞ. tarafından; davacı T. T. adına 01.08.2011 tarihinde 100.000,00 TL ödeme yapıldığı, dosyada mevcut “ İbraname ve Temlikname ” başlıklı belgede; davacı Tuğba’nın ölüm olayı nedeni ile zararları karşılığı 100.000,00 TL aldığının, bu nedenle dava haklarından feragat ettiğinin, E. Sigorta AŞ.’yi ibra ettiğinin, tazminat miktarı kadar kısmı E. Sigorta AŞ.’ye devir ve temlik ettiğinin yazılı olduğu, yine dosyada mevcut “ A.bank Firma Ödemeleri-EFT İşlem Bilgisi ” başlıklı 01.08.2011 tarihli belgede; davacı Tuğba adına 100.000,00 TL EFT çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, ibranamede ödendiği bildirilen paranın ne kadarının maddi, ne kadarının manevi tazminata ilişkin olduğu noktasında toplanmaktadır.
Hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K’nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Öte yandan, kural olarak işçiye veya hak sahiplerine yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlık bulunmaması koşuldur. Ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumda ödemenin yapıldığı tarih gözönünde tutularak davacının karşılanmayan zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması, böylece hesaplanacak miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda maddi tazminata ilişkin ödemeyi “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek karşılanmayan zarardan davalı tarafın ödeme yapılan tarihe göre zararı karşılandığı oranda indirim yapmak, daha sonra kalan miktara hükmetmek gerekir. Açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde maddi tazminat talebinin tümden reddine karar vermek gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının dosyada mevcut “ ibraname ve temlikname ” başlıklı belge gereğince 100.000,00 TL aldığı anlaşıldığından söz konusu belgeyi değerlendirerek; davalı işveren tarafından davacıya yapılan ödemelerin ne kadarının maddi tazminat, ne kadarının da manevi tazminat karşılığı alındığını taraflardan sormak, bildirilen maddi tazminat miktarını dikkate alarak, ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak davacının gerçek zararını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığı denetlenmek, açık oransızlığın bulunması durumunda, ödenen miktarı “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve ödenen tutarın ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan davacı tarafın ödeme yapılan tarihe göre zararının karşılandığı oranda indirim yapmak, daha sonra kalan miktara hükmetmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise maddi tazminat talebinin reddine karar vermek, hesaplama sonunda maddi zararın varlığı tesbit edilirse, verilen kararı davacının temyiz etmediği dikkate alınarak, davalı yönünden oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.