YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15296
KARAR NO : 2014/19845
KARAR TARİHİ : 14.10.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2010/711-2013/320
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 13/12/2004-05/03/2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının davalıya ait işyerinde 13/12/2004-05/03/2009 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 13/10/2004-16/04/2010 tarihleri arasında geçen çalışmalarının hükümde yazılı şekilde kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; davacının davalı Aksoy Apartmanına ait işyerinde 05/03/2009-30/04/2010 arasında geçen çalışmalarının davalı Kuruma bildirildiği, davalı Kurumun kontrol memurlarınca yapılan denetim sonucu düzenlenen 19/01/2010 tarihli raporda davacının 05/03/2009 tarihinden itibaren tescilinin sağlanması gerektiğinin bildirildiği, dinlenen tanıklardan bir kısmının aynı apartmanın B bloğunda güvenlik görevlisi olarak çalıştıklarını beyan etmelerine rağmen mahkemece tanıkların bu işyerinde çalışıp çalışmadıklarının denetlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, dinlenen tanıkların uyuşmazlık konusu dönemde A. Apartmanı .. blokta çalışıp çalışmadığını araştırmak, hizmet döküm cetvellerini dosya arasına almak, davalı apartman karar defterini getirtip davacının çalışmaları ile ilgili bir kayıt bulunup bulunmadığını belirlemek, talep edilen dönemde apartmanda uzun süre oturan kiracılar ile ev sahipleri tespit edilip bu kişiler arasından re’sen seçilecek kişileri , ayrıca davacının talep ettiği dönemde davalı işyerine komşu işyeri sahipleri ile bu işyerlerinde çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler ile komşu site/apartmanlarda kapıcı olarak çalışan kişiler de zabıta marifeti ile tespit edilip dinlemek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi kapsamında mahkemeler taleple bağlılık kuralına göre tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan daha fazlasına karar veremezler. Davacının 13/12/2004-05/03/2009 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine rağmen Mahkemece talep aşılarak 13/10/2004-16/04/2010 tarihleri arasında yönelik hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı işverenlere iadesine 14/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.