Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/15226 E. 2014/27474 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15226
KARAR NO : 2014/27474
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

MAHKEMESİ : Trabzon 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2013
NUMARASI : 2012/54-2013/407

Davacı, primleri ödenmemiş Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, borçlu olmadığının tespitine, 01/01/2012 tarihinden itibaren SSK statüsünde emekli olmaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava; davacının 01.01.2008 – 29.12.2011 tarihleri arasındaki primleri ödenmemiş Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile borçlu olmadığının ve 01.01.2012 tarihinden itibaren 5510 sayılı yasa’nın 4/a maddesi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının primleri ödenmemiş 31.05.2009 – 28.02.2011 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptali ve anılan döneme ilişkin prim borcu bulunmadığının tespiti ile davacıya tahsis talep tarihini izleyen 01.01.2012 tarihinden itibaren 5510 sayılı kanunun 4/a (SSK) statüsünde yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ve aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 29.12.2011 tarihinde tahsis talebinde bulunan davacının talebinin davalı Kurum tarafından, davacının prim borcu bulunması nedeni ile reddedildiği, davacının 06.01.1987 varide tarihli bildirge gereğince 15.07.1986 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında tescil edildiği ve aynı tarihte başlayıp 31.12.2007 tarihinde sona eren vergi kaydı gereğince davacının 15.07.1986 – 31.12.2007 tarihleri arasında sigortalı kabul edildiği, davacının 11.02.2008 tarihinden itibaren devam eden vergi kaydı da bulunduğu, ayrıca 17.07.1986 – 15.01.2008 tarihleri arasında oda kaydı, 24.09.1986 tarihinden beri de devam eden sicil kaydı bulunduğu, 01.11.1979 – 31.05.1986, 01.01.2008 – 15.02.2009, 14.02.2009 – 30.05.2009, 01.11.2009 – 30.12.2009, 01.01.2010 – 10.03.2010, 11.03.2010 – 01.05.2010, 02.05.2010 – 08.11.2010 , 09.11.2010 – 13.10.2011 ve 14.10.2011 – 29.12.2011 tarihleri arasında da hizmet aktine tabi çalışmalarının bulunduğu, davacının 1992 affından yararlandığı, 06.01.1987 – 31.12.2007 arası düzenli prim ödemesi olduğu, davacı 31.05.2009 – 28.02.2011 tarihleri arasında davalı Kurum tarafından 5510 sayılı Yasa’nın 4/b maddesi kapsamında sigortalı sayıldığında 6.933,41 TL borcu bulunduğu anlaşılmıştır.
“Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin I. (F) bendinde “Kanunla kurulu emekli asandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. Maddesinin I. Ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edeğelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K:2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasanın 53/1 maddesinde “Sigortalının, 4. Maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı” bildirilmiştir. 03/02/2011 tarihli 6111 Sayılı Yasanın 33. Maddesi ile değiştirilen ve 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53/1. Maddesinde ise ” Sigortalının, 4. Maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çakışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı” belirtilmiş ve yanı yasanın Geçcici 33. Maddesinde ise ” kanunun 53. maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz ” hükmü getirilmiştir.
Görüldüğü üzere kanunların derhal uygulanması ilkesinin olmasına rağmen aynı yasanın Geçici 33. Maddesiyle 01/03/2011 tarihli, 5510 sayılı Yasanın 53. Maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı hükmü getirilmiştir.
Öte yandan 1479 sayılı Yasa’nın 25. Maddesinin (g) bendine göre, ” gelir vergisinden muaf olan, ancak Esnaf ve Sanatkarlar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erer. ” düzenlemesi mevcut olup 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasa’nın benzer şekildeki ” Sigortalılığın Sona Ermesi” başlıklı 9/b-10. Maddesinde ” Gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkarlar sicili kaydına istinaden 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten bir gün öncesinden sigortalılıklarının sona ereceği” düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının 15.07.1986 – 31.12.2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edilmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalı Kurum tarafından davacının, 24.09.1986 tarihinden itibaren devam eden sicil kaydı ile 11.02.2008 tarihinden itibaren devam eden oda kaydı gereğince ve 30.05.2009 tarihinde biten 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı da dikkate alınarak yeniden 31.05.2009 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Anılan Yasa maddeleri dikkate alındığında; davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 31.05.2009 tarihi itibari ile yeniden başlatılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının 31.01.2007 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında prim borcunun bulunmadığından, 30.04.2008 tarihine kadar 5 yıldan fazla prim borcunun olmadığı da anlaşıldığından 5510 sayılı Yasa’nın Geçici 17. maddesinden faydalanma imkanı da yoktur.
Bu halde mahkemece yapılacak iş; davacının 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığını 2829 sayılı Yasa maddeleri de dikkate alınarak yeniden değerlendirip varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.