Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/15209 E. 2014/24107 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15209
KARAR NO : 2014/24107
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2014
NUMARASI : 2012/428-2014/188

Davacı, Kurumca yapılan maaş kesme ve ödenen maaş ve sağlık yardımlarının iadesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, yeniden aylık bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile,
2-Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden ve sağlık harcamaları ile birlikte iadesini talep eden kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması, kesilen aylıkların iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının eski eşi ile fiilen ayrıldığı tarihin 05/10/2009 olduğunun tespiti ile bu tarihten itibaren davalı kurumun davacının aylığını kesme işleminin iptali ile davalı Kurumca davacıya yapılan 1.593,55 TL sağlık harcamasına ilişkin talebin reddine, bu tarihten sonrasında yapılan ve iadesi istenen 3.188,25 TL sağlık harcaması ile ilgili Kurum işleminin iptali ile davacının davalı Kuruma boçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 03/05/1993 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, davacıya, başvurusu üzerine ölen annesinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, Kurum tarafından re’sen başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 25/06/2012 tarihli kontrol memuru raporuna göre, P.. mah. Ş.. N.. K..Cad. No:2/.. Denizli adresinde yapılan araştırmada, beyanı alınan apartman sakini H.. D.., davacının 7 numaralı dairede 2 yıldır ikamet ettiğini, 2011 yılı sonuna kadar eski eşinin de davacı ile birlikte yaşadığını; 2012 yılı başında ise davacı ve eski eşinin fiilen ayrıldığını beyan etmiş olup, kontrol memuru tarafından düzenlenen raporda, davacı ve eski eşinin 01/01/2012 yılına kadar birlikte yaşadıkları kanaati bildirilmiştir. Nüfus kayıtlarından, davacı ve eski eşinin 1993 yılında boşanmalarına rağmen 1995 ve 2001 yıllarında dünyaya gelen ve eski eş tarafından tanınan iki çocukları olduğu tespit edilmiş, adres hareketleri incelendiğinde ise, 1993 yılında boşanmalarına rağmen, 2007 yılı TÜİK sayımında aynı adreste sayıldıkları, 25/01/2010 tarihine kadar da aynı adreste kayıtlı oldukları anlaşılmış, mahkemesince yaptırılan 22/05/2013 tarihli kolluk araştırmasında, davacının eski eşi ile yaşamadığı, eski eşin sadece görüş günlerinde çocukları alıp, yine davacının yerleşim yerine bıraktığı, 4-5 yıldır da çocukların babalarını görmek için Acıpayam’a gittikleri bildirilmiş, Davacının, M.. S..ş isimli kişiyi 05/10/2009 tarihinde şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, davacı ve şüpheli Menendi’nin beyanlarından, davacının bir dönem H.. S.. isimli kişi ile ilişkisi olduğunun anlaşıldığı, ilgili soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, mahkemesince de davacının soruşturma kapsamında şikayet tarihi olan 05/09/2009 tarihi esas alınarak, bu tarihten itibaren davacı ile eski eşi arasında fiili birlikte yaşamın bulunmadığı kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne hükmedildiği tespit edilmiştir. Mahkemesince dinlenen tanık H.. D..’nin önceki beyanını haklı nedene dayanmaksızın değiştirerek, davacı ve eski eşinin birlikte yaşamadığını ifade etmiş; davacı tanığı O.. Ö..’in ise, davacının 4 yıl kadar önce 2010 yılı içinde boşandığını, eski eşinin boşanma sonrası bu adrese gidip gelmediğini bildirdiği görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından beyanı alınan apartman sakini H.. D..’nin, davacı ve eşinin belirtilen adreste 2011 yılı sonuna kadar birlikte yaşadıklarını, 2012 yılı başında ise davacı ve eski eşinin fiilen ayrıldığını beyan etmesi ve ifadesinden davacının boşandığından haberdar olmadığının anlaşılması, dosyaya sunulan nüfus kayıtlarından 1993 yılında boşanmalarına rağmen 1995 ve 2001 yıllarında ortak çocuklarının dünyaya geldiğinin ; 2007 yılı TÜİK sayımında aynı adreste sayıldıkları ve 25/01/2010 tarihine kadar aynı adreste kayıtlı olduklarının tespit edilmesi, mahkemesince dinlenen davacı tanığı Osman’ın, davacı eşinden 1993 yılında boşanmasına rağmen, boşanmanın 2010 yılı içerisinde vuku bulduğunu ve bu tarihten sonra fiilen ayrıldıklarını beyan etmesi ile tutanak tanığı H.. D..i’nin mahkeme huzurunda alınan beyanında önceki ifadesini haklı nedene dayanmaksızın değiştirmesi nedeni ile kontrol memuruna verdiği beyanın hükme esas alınması gerektiği hususları birlikte gözönüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı Yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece 05/10/2009 tarihi fiili ayrılık tarihi olarak kabul edilerek, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.