Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/15163 E. 2014/25919 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15163
KARAR NO : 2014/25919
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

MAHKEMESİ : Kale (Denizli) Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2014
NUMARASI : 2007/220-2014/6

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan M.. S.. ve Ö.. K.. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine göre, davalıların tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 30.09.2005 tarihinde iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; Davacı N.. B..’un maddi zararı sigorta tahsisleri ile karşılandığından maddi tazminat isteminin reddine, davacı N.. B..’un maddi tazminat istemi ile davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar v erilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemenin maddi tazminatın belirlenmesine ilişkin kararı isabetlidir. Manevi tazminatın belirlenmesinde ise hataya düşüldüğü, manevi tazminatların az takdir edildiği gibi hüküm altına alınan tazminattan davalıların sorumluluklarının belirlenmesinde ve davanın kısmen reddi nedeniyle avukatlık ücretinin tayininde hataya düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Davacılar murisinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında sigortalının % 20, davalı işveren ile üçüncü kişilerin ise toplam olarak % 80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı anne ve babadan her biri yararına hüküm altına alınan 5.000,00’er TL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatların takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle manevi tazminatların az takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Öte yandan davalılar arasındaki teselsül ilişkisi yasadan kaynaklandığı ve davacı da açıkça hüküm altına alınan tazminatların müteselsilen tahsilini talep ettiği halde, BK’nun 50. ve TBK’nun 61. maddelerine aykırı biçimde davalıların hüküm altına alının tazminatlardan kusurları oranında sorumlu olarak kabulü isabetsiz olduğu gibi hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesindeki düzenlemeye aykırı biçimde ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekâlet ücreti tayini gerekirken, manevi tazminatın kısmen reddi nedeniyle davalılardan her biri yaranına ayrı vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.