Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/14994 E. 2014/26636 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14994
KARAR NO : 2014/26636
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Mersin 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2012
NUMARASI : 2007/239-2012/339

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/06/1997-02/03/2007 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01.06.1997 – 02.03.2007 tarihleri arasında, davalıların murisine ait narenciye bahçesinde sigortalı olarak çalışmış olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının 15.09.1999 – 02.03.2007 tarihleri arasında davalılar murisi A.. T..’ye ait işyerinde sürekli olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, yapılan işin tarım işi olup olmadığı, davacı ile davalılar murisi arasındaki ilişkinin hizmet akdi olup olmadığı hizmet akdi ise somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde tarım işine istisna teşkil eden çalışmalar bentler halinde sayılmıştır. Buna göre 506 sayılı yasanın 3/1-A maddesinin (a) bendinde yazılı olan; kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle, (b) bendinde özel sektöre ait tarım ve orman işlerinden ücretli ve sürekli olarak, (c) bendinde tarım sanatlarına ait işlerde, (d) bendinde tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde, (e) bendinde ise tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe ve fidanlık ve benzeri işlerinde çalışanlar hariç olmak üzere tarım işinde çalışanlar 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılmazlar.
Olayda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için sigortalılık niteliğini edinmenin koşulları üzerinde durulmalıdır. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için aradaki iş ilişkisi kural olarak hizmet akdine dayanmalı, hizmet akdinin çalıştırana yüklendiği edim işverene ait işyerinde görülmeli, çalıştırılan 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde belirtilen sigortalı sayılmayan kişilerden olmamalıdır.
Uyuşmazlığın çözümü için davacı ile davalı arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayanıp dayanmadığının tartışılması gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre “zaman” ve “bağımlılık” unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru çalışanın iş gücünü belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
Burada sözkonusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hâkim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır
Somut olayda; davacının çalıştığını iddia ettiği narenciye bahçesinin büyüklüğünün, davacının davalılar murisine ait bahçedeki çalışmasının neleri kapsadığı ve bu çalışmaların hangi zamanlarda yapıldığı hususu ile davacının bahçe içersinde bulunan evde ikamet edip etmediğinin araştırılmadığı, davalı işyerine ait sicil dosyasının ve dönem bordrolarının getirtilmediği, davacı tanıklarının davacının çalışmasını doğrulamalarına rağmen, bir kısım davalı tanıklarının davacının, sulama, budama, gübreleme gibi işlerde yevmiyeli olarak çalıştığını beyan ettikleri, beyanları hükme esas alınan tanık C. A.’in beyanlarının soyut olduğu, bu kişinin davalı işyerindeki çalışmalarından dolayı emekli olduğunu belirtmesine rağmen, tanık C. A.’in hizmet cetvelinin getirtilerek bu hususun araştırılmadığı görülmüştür.
Yapılacak iş; Mahallinde keşif yapılarak davacının çalıştığını iddia ettiği narenciye bahçesinin büyüklüğünü ve çiftlik niteliğinde bulunup bulunmadığının, davacıya tahsis edilen konutun bahçe sahibinin kendisi için yaptığı bir konut mu yoksa bahçenin büyüklüğü nedeni ile işçilerin barınmasını sağlamak amacı ile kendi özel konutu dışında yapılmış bir konut olup olmadığının araştırılması, uzman bilirkişilerden bahçenin bakımı ve gözetimi ile korunması ihtiyacının bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınması, tanık C. A.’in hizmet cetvelinin getirtilerek davalı işyerinde çalışması olup olmadığının araştırılması, varsa işyeri sicil numarasının öğrenilerek davalı işyerine ait sicil dosyasının ve dönem bordrolarının getirtilmesi, ihtilaflı döneme ilişkin bordrolar yoksa kolluk ve muhtarlık marifetiyle davalılar murisine ait bahçeye o tarihte komşu olan ve davacının çalışmalarını bilebilecek nitelikteki kimseler araştırılıp tespit edilerek davacının çalışmasının niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin (A) bendinde sayılan istisnalar arasında olup olmadığını, istisnalar arasında ise hizmet akdinin unsurlarının oluşup oluşmadığının, hizmet akdinin unsurları oluşuyor ise çalışma süresini belirleyerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan eksik araştırmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.