Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/14942 E. 2014/20448 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14942
KARAR NO : 2014/20448
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Hatay İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2013
NUMARASI : 2012/125-2013/498

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan T.. A.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası iddiasına dayanan manevi zararının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 58.919,09 TL maddi tazminat ile 15.000,00TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir.
Kurumun iş kazası tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın iş kazası olarak tespitinin açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için iş kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan maddi tazminattan tenzili gerektiği gibi,tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı(olay iş kazası değilse yargılama iş mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun iş kazası tahkikatı ve giderek olayın iş kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir.
Somut olayda ise davacı sigortalının müracaatının olmaması nedeniyle SGK Başkanlığınca davaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle yapılmış bir iş kazası tahkikatının bulunmadığı ve giderek de Kurum tarafından davacının maluliyet oranına dair bir tespitin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda da değinildiği üzere Kurumca yapılacak iş kazası tahkikatının işverenlerden yapılması muhtemel mükerrer tahsilin önüne geçilmesi ve görevli mahkemenin belirlenebilmesi bakımından öneme sahiptir. Bu nedenle yargılama sırasında öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ön mesele olarak iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti gerekir. Bu ön meselenin çözümündeki ilk basamak Kurum tarafından yapılacak olunan iş kazası tahkikatıdır. Bu tahkikattan olumlu netice alınamaz yani zararlandırıcı olay Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edilmez ise bu kez yapılacak olan iş, davacı yan tarafından ihtilafın Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmesi ve işbu tazminat davasında Kurum taraf olmaması nedeniyle SGK ile işverenin hasım olarak gösterildiği ayrı bir iş kazası tespit davası açılması olacaktır.
Tüm bu açıklamalardan sonra yargılamaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle Kurumca yapılmış bir iş kazası tahkikatının bulunmadığının anlaşılmasına göre yapılacak iş; öncelikle 03.12.2008 tarihindeki zararlandırıcı olaya dair(zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun ve bu olay nedeniyle oluşan sürekli işgücü kaybının Kurumca tespiti bakımından) davacının Kuruma müracaatını sağlayarak Kurumun iş kazası tahkikatının neticesini beklemek, Kurumun olayı iş kazası kabul etmemesi halinde ise Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden dolayı işveren aleyhine “iş kazasının ve maluliyet oranının tespiti” davası açması için davacıya önel vermek, tespit davasını işbu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre davacı ve davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20/10/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.