Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/147 E. 2014/20502 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/147
KARAR NO : 2014/20502
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2012/54-2013/843

Davacı-Karşı Davalı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline
Davalı-Karşı Davacı, haksız ödenen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde Davacı-Karşı Davalı’nın isteğinin kabulüne, Davalı-Karşı Davacı’nın isteğinin reddine karar vermiştir.
Hükmün Davalı-Karşı Davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali istemli olup; karşı dava ise karşı davacı/davalı SGK’nun 01/10/2008 tarihinden sonra aylığın kesildiği tarihe kadar karşı davalıya/davacıya yersiz olarak ödenen 1.718,58 TL’nin ay be ay ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın(iptal ve tespit davası) kabulüne; karşı davanın(istirdat davası) reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının/karşı davalının, 30/01/2004 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru neticesinde davalı kurum tarafından babasından dolayı 15/08/2004 tarihinde ölüm aylığına bağlandığı, davacının annesi Durdu’nun yazılı ihbar dilekçesi üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 27/12/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; ihbar edenin bildirdiği adrese gidilerek yapılan araştırmada, apartman yöneticisi tanık V.. Ö.., binanın 5 yıldır yöneticisi olduğunu, görevli dairesinin, davacının oğlu olan Yunus’a kiralandığını, davacının da eşi ile birlikte, oğulları Yunus’un evinde ikamet ettiğini bildirmiş, belirtilen daireye gidildiğinde, davacının burada yaşadığı yerinde tespit edilmiş, davacıya sorulduğunda, dairede oğlu ve eşi ile birlikte yaşadığını beyan etmiş olup, apartman sakinleri de davacı ve eski eşinin 1 yıldır belirtilen adreste yaşadıklarını bildirmiştir. Adres hareketleri incelendiğinde, davacı ve eski eşinin 2004 yılında boşanmalarına rağmen, 28/02/2007 TÜİK sayımında aynı adreste sayıldıkları ve 20/10/2008 tarihine kadar da aynı adreste kayıtlı oldukları tespit edilmiştir.Tutanak tanığı V.. Ö.., yargılama aşamasında, kontrol memuruna verdiği beyanını değiştirerek, davacının eşi ve oğlu Yunus ile birlikte yaşamadığını, 6-7 ayda bir eve gelerek temizlik yaptığını, birlikte yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini beyan etmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında dinlenen apartman yöneticisi V.. Ö..’nün davacı ve eski eşinin birlikte yaşadığını beyan etmesine rağmen, yargılama aşamasında makul ve haklı nedene dayanmaksızın davacının belirtilen adreste yaşamadığını bildirmesi karşısında, kontrol memuru huzurunda alınan beyanının hükme esas alınması gerektiği hususu ile, davacının denetim sırasında açıkça eski eşi ve oğlu ile belirtilen adreste yaşadığını bildirmesi, davacı ve eski eşinin, 2004 yılında boşanmalarına rağmen 28/02/2007 tarihinde aynı adreste sayılmaları, 22/10/2008 tarihine kadar aynı adreste kayıtlı görünmeleri hususları birlikte gözönüne alındığında; boşanma sonrasında da davacı ve eski eşinin aynı adreste birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden davanın(iptal ve tespit davası) reddi; karşı davanın (istirdat davası) kabulü gerekirken mahkemece davanın(iptal ve tespit davası) kabulüne; karşı davanın (istirdat davası) reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, karşı Davalı-Karşı Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.