Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/14526 E. 2014/27545 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14526
KARAR NO : 2014/27545
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2014
NUMARASI : 2012/826-2014/277

Davacı, Kuruma borçlu olmadığının tespitine, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. ve 3.maddelerine göre uygulanmaya devam edilmekte olan HUMK’nun 427. maddesine göre 2014 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.890,00 TL’ yi geçmesi gerekir.
Somut olayda, iptaline karar verilen 2012/15282 ve 2010/46940 takip sayılı ödeme emirlerinin değeri sırasıyla 438,70 TL ve 159,27 TL’dir.
Bu durumda mahkemece kurulan hüküm kısmen kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak temyiz dilekçesinin 2012/15282 ve 2010/46940 takip sayılı ödeme emirleri yönünden kesinlikten reddi gerekir.
2.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
3.Dava, davacının temsil ve ilzama yetkili olmadığı hukuksal nedenine dayalı olarak Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile ödeme emirlerinin iptali ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının Muğla SGK İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2009/43336, 2010/14025, 2010/46938, 2010/46939, 2010/46940, Ortaca Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen 2012/12799, 2012/12800, 2012/15280, 2012/ 15281, 2012/15282 numaralı ödeme emirlerinden dolayı Kuruma borçlu olmadığının tespitine ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının M. Zincir Tur. Yat. ve İşl. AŞ’nin 15.02.2010 tarihinde yapılan genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve aralarında yaptıkları görev bölümüne göre davacının yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, 10.06.2011 tarihli genel kurulda ise yönetim kurulu üyesi seçilmediği ve bu hususun 24.08.2011 tarihinde tescil, 22.09.2011 tarihinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı 15.02.2010-10.06.2011 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olup Kurum alacağı ise 2007/11-2011/11.aylara aittir.
Uyuşmazlığın sağlıklı çözümü için Kurum alacağının iki ayrı dönem halinde incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
a) 506 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu 01.10.2008 tarihi öncesinde davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde, sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkililerin Kurum’a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmüştür. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “üst düzey yönetici” kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkesine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir.
Öte yandan süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa’nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa’da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa’nın mükerrer 35. maddesinde tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ve tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerinin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerince tahsil edileceği bildirilmişse de 506 sayılı Yasa 6183 sayılı Yasa’ya nazaran özel bir yasa olup uygulanma önceliğine sahiptir.
b) 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 88.maddesinin 20.fıkrasına göre “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.”
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden itibaren muaccel olan Kurum alacaklarından şirket yönetim kurulu üyelerinin, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulabilmeleri için temsil ve ilzam yetkisine sahip olmaları zorunlu değildir.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; davacının 15.02.2010- 10.06.2011 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olduğundan 5510 sayılı Kanun’un 88/20.maddesine göre 2010/1.ay-2011/4.ay borçlarından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmakla ;
a) Davacının yönetim kurulu üyesi olmadığı döneme ait 2009/43336 (2007/11-2009/8.ayların prim borcu) ve 2010/14025 (2009/9-12.aylar prim borcu) sayılı ödeme emirlerinden sorumlu olmadığı,
b) Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu döneme ilişkin 2010/46938 (2010/4-9.aylar prim) ve 2010/46939 (2010/4-9.aylar işsizlik sigortası primi) sayılı ödeme emirlerine konu borçlardan sorumlu olduğu,
c) Davacının 2012/12799 (2010/12-2011/9.aylar prim), 2012/12800 (2010/12-2011/9.aylar işsizlik sigortası primi), 2012/15280 (2010/10-2011/11.aylar prim), 2012/15281 (2010/10-2011/11.aylar işsizlik sigortası primi) sayılı ödeme emirlerine konu Kurum alacaklarından ise yönetim kurulu üyesi olduğu dönem ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, anlaşılmaktadır.
Böyle olunca, davacıdan 6552 sayılı Yasa’dan yararlanıp yararlanmadığı hususu da sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Kurum avukatının temyiz dilekçesinin 2012/15282 ve 2010/46940 takip sayılı ödeme emirleri yönünden kesinlikten REDDİNE, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.