Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/14517 E. 2014/27576 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14517
KARAR NO : 2014/27576
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2012/1248-2014/292

Davacı, ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, Kuruma borçlu olmadığının tespitine, kuruma ödediği 2.816.15 TL’nin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca kesilen ölüm aylığının kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istek gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki belgelerden; davacının 25.2.2005 tarihinde kesinleşen Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi’nin 23.2.2005 gün, 2005/157-177 E.,K. Sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, 24.11.2009 tarihinde tekrar evlendikleri, yeniden evlenmesi nedeni ile Kuruma verdiği 4.12.2009 havale tarihli dilekçesi ile ölüm aylığının kesilmesini talep ettiği, dilekçenin imzalı olduğu, 24.12.2010 tarihli SGK kontrol memur raporunda, davacının imzasını taşıyan beyanına göre birlikte yaşadığını kabul ettiği ancak mahkemece davacının noter aracılığı ile verdiği vekaletnamede parmak izinin olduğu, kontrol memurlarınca tutulan tutanağın bu nedenle geçerli olmadığını, davacının okuma yazma bilmediği ve İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinini 12.6.2012 gün, 2011/323 E, 2012/189 K sayılı ilamında, suç tarihine göre geriye doğru muvazaanın ispatının mümkün olmadığı ve davacı ve eski eşin nüfustaki adreslerinin aynı olmadığı gerekçelerine dayanılarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır
Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Mahkemece yapılacak iş, davacının Kuruma verdiği 4.12.2009 havale tarihli aylığın kesilmesine ilişkin dilekçe altında da davacıya ait imza bulunduğundan, kurum memurlarınca tutulan tutanak içeriğinin davacı tarafından bilinmediği gerekçe olarak kabul edilmeyip, tutunak tanığının beyanından da tutanak içeriğinin doğru olduğu anlaşılmakta ise de, eylemli olarak birlikte yaşadıklarının tespiti açısından, davacı ve eski eşin merniste kayıtlı adreslerinden yeteri kadar araştırma yapılarak, gerikirse muhtar, aza, apartman yöneticisi, kapıcı yahut komşular dinlenilmek sureti ile boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.