Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/14265 E. 2014/26931 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14265
KARAR NO : 2014/26931
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/05/2014
NUMARASI : 2012/552-2014/281

Davacı, kesilen yetim aylığının tekrar bağlanmasına, kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle tahsiline, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca kesilen ölüm aylığının kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının kesilen ölüm aylığının 1.1.2013 tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunun 56. maddesidir.
Somut olayda, davacı Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.2.2004 tarih 2003/1278 Esas ve 2004/131Karar sayılı ilamıyla anlaşmalı olarak boşanmıştır ve karar 12.7.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Davacıya babası nedeniyle yetim aylığı bağlanmıştır.26.3.2012 tarihli kontrol memuru raporunda yer alan, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşayarak Kurumdan haksız menfaat temin ettiği yönündeki tespit üzerine yetim aylığı kesilerek, Kurumca, kanunun yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden sonra 01/11/2008 sonrası ödemeler borç kaydedilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Nüfüs Müdürlüğü kayıtlarından; davacı ve eski eşin 5510 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi olan 1.10.2008 tarihinden sonra adreslerinin farklı olduğu ancak eski eşin adresinde yapılan zabıta araştırmasında belirtilen adreste Ç. Ö. isimli kişinin oturduğu eski eşin oturmadığı ve çevrede de tanınmadığının tespit edildiği, mahkemece davacının eski eş ile boşandıktan sonra birlikte yaşadığı ancak tanık beyanları ve eski eşin çalıştığı işyerindeki adres kayıtlarından sabit olduğu üzere 1.1.2013 tarihinden itibaren ayrı yaşadıklarının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde; aylık kesilme şartlarının yasa yürürlük tarihinden sonraki duruma göre değerlendirilmesi gerekliliği karşısında, davacının 2.11.2012 tarihinde dava açtığı ve ayrı yaşadıklarını belirtmesine rağmen mahkemece daha ileri bir tarihte ayrı yaşadıklarının kabul edilmesi karşısında davacının talebinde samimiyetsiz olduğu anlaşılmakla birlikte, mahkemece de tanık beyanları aksine birlikte yaşamadıkları hususu da somut delillerle ispat edilemediği, eksik araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının boşanma tarihinden sonra özellikle 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 1.10.2008 tarihinden sonraki dönemde, hangi adres veya adreslerde kimlerle birlikte ikamet ettiği, diğer bir anlatımla bu dönemde boşandığı eşiyle birlikte yaşayıp yaşamadığının belirlenmesi için davacının ve boşandığı eşinin muhtarlık ve seçmen bilgi kayıtlarının, varsa çalışmaları nedeniyle resmi kurumlara ve işverenlere verdikleri adreslerin, bağlı bulundukları nüfus idaresindeki kayıtlı adreslerinin veya yapılmış ise adres nakillerine dair bilgilerin sorulması, oturulduğu belirlenilen adres veya adrese komşu binaların kapıcı, yönetici ve oturanları arasında zabıtaca konu hakkında bilgisi olabileceklerin belirlenerek mahkemece bu kimselerin beyanlarına başvurulmak ve nüfustaki kayıtlı adreslerine ilişkin su, elektrik abonelikleri istenmek sureti ile tespit edilip toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11/12/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.