Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/14215 E. 2014/19185 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14215
KARAR NO : 2014/19185
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2012/526-2013/189

Davacı, SSK’dan emekliliğe hak kazandığının kabulüne, 1998-2006 yılları arası SSK sigortalılığının geçerliliğine, 01/05/2012 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı, 1998 – 2006 yılları arasında 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalarının geçerli olduğunun ve 01.05.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
Mahkemece; davacının 01.05.2012 tarihinden itibaren 4/a sigortalılığı kapsamında yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, mahrum kalınan aylıkların iadesine yönelik talep hakkında davanın geri alınması nedeniyle bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 30.04.2012 tarihinde tahsis talebinde bulunana davacının talebinin davalı Kurum tarafından, Bağ-Kur hizmetleri sonrası 1.260 gün SSK’lı çalışması bulunmadığından reddedildiği, davacının 31.12.1997 – 12.07.2006 tarihleri arasında T.. Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Pazarlama Dağıtım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ndeki ortaklığı ve yetkili olması dolayısıyla oda kaydı bulunduğu, davalı Kurum tarafından 14.02.1998 – 12.07.2006 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği, 30.04.1999 – 01.10.2001 tarihleri arasında düzenli prim ödemesi bulunduğu, daha sonra 01.06.2006 – 24.01.2007 tarihleri arasında düzenli prim ödemesi bulunduğu, 31.10.2012 itibari ile 8.121,73 TL prim aslı, 35.622,45 TL gecikme zammı borcu olduğu, vergi ve sicil kaydı bulunmadığı, 01.02.1983 – 31.12.1997, 01.01.1998 – 13.02.1998, 16.02.2002 – 02.01.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında ortak olduğu şirketten başka bir işyerinde çalışmalarının bulunduğu, mahkemece “ davacının SSK’lı çalışmalarının 1983 yılında başlaması nedeni ile önceden gelen sigortalılığı bu sigortalılık olarak kabul eden ve SSK’lı çalışmalarının geçerli sayılması gerektiğini bildiren bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Gerek 506 sayılı Yasa’da ve gerekse 1479 sayılı Yasa’da “çakışan sigortalılık sorunu” hakkında, birbirlerine paralel düzenlemeler yer almaktadır. Her iki Yasa’da; bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmıştır. Yasal sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin I. (F) bendinde “Kanunla kurulu emekli asandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. fıkralarında da “Bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması” koşulu getirilmiştir. Bütün açıklamalardan anlaşılacağı üzere; sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlilik tanınmaktadır. ( 03.10.2001 gün ve 2001/21-627 esas, 2001/659 karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ).
Somut olayda; davacının 31.12.1997 – 12.07.2006 tarihleri arasında limited şirket ortaklığı bulunduğu, davacının bu tarihler ile çakışan dönemde başka bir şirkette SSK’lı olarak çalıştığı, bu itibarla davacının davalı Kurum tarafından SSK’lı çalışmalarının bittiği 14.02.1998 tarihinden itibaren limited şirket ortaklığının sona erdiği 12.07.2006 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı sayılmasında isabetsizlik bulunmadığı göz ardı edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Ne var ki; 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesinde; “ Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesi kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının durdurulması koşullarını taşıyıp taşımadığını araştırarak, Bağ-Kur ve SSK’lı çalışma sürelerini 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesi ve yukarıda anılan çakışan sigortalılık hükümlerine göre belirleyip yaşlılık aylığı koşullarını da buna göre değerlendirmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.