Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/13930 E. 2014/28201 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13930
KARAR NO : 2014/28201
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

MAHKEMESİ : Çanakkale İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/06/2013
NUMARASI : 2008/33-2013/266

Davacı, 2005 yılı Mayıs ayından itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 2005 yılı Mayıs ayından itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar Dairemizin 28.01.2008 Tarih ve 2007/4606 E, 2008/1021 K sayılı bozma kararı ile; 1958 doğumlu Y.. E..’in davaya dahil edilmesi, bordro tanıkları ile komşu işyeri tanıklarının dinlenilmesi ve işe giriş bildirgeleri üzerinde imza incelemesi yaptırılması gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece sadece işe giriş bildirgeleri üzerinde imza incelemesi yaptırılarak, bordro ve komşu işyeri tanıkları dinlenilmeden, bu kez davanın reddine karar verilmiştir.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Mahkemenin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.03.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke Usul Kanunu’nun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkemenin, bu uyma kararı ile bağlı olup bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükümünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Somut olayda; davacının tahsis talebi, …9514 ve …9709 sicil numaralı ve Veli oğlu 1962 doğumlu davacının bazı hizmetlerinin, … sicil numaralı ( …tahsis numarası ile emekli ) Veli oğlu 1958 doğumlu Y.. E..’in hizmetleri ile çakıştığından bahisle reddedildiği, bazı hizmetlerin davacıya değil 1958 doğumlu dahili davalı Yusuf’a Erden’e ait olduğunun kabul edildiği, bozma kararından sonra mahkemece sadece dosyada mevcut işe giriş bildirgeleri üzerinde imza incelemesi yaptırıldığı, ancak bilirkişi tarafından 01.06.1974, 24.11.1976, 18.08.1976, 01.12.1975 ve 15.11.1974 tarihli işe giriş bildirgelerindeki imzaların her iki Y.. E..’e de ait olmadığının bildirildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da hangi çalışmaların davacıya hangilerinin dahili davlıya ait olduğu tek tek belirtilmeden davacının 5000 gün prim ödeme koşulunu sağlamadığının bildirildiği, bu itibarla söz konusu işe giriş bildirgelerine konu çalışmaların kime ait olduğu açık olarak ortaya konulmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalı Kurum’dan, 1962 doğumlu davacı Y.. E.. ile 1958 doğumlu dahili davalı Y.. E..’in en son güncel hizmet cetvellerini istemek ve dosyada mevcut tüm işe giriş bildirgeleri ile hizmet cetvellerinde görünen iş yerlerinin 506 sayılı Yasa kapsamında bulunup bulunmadığını davalı Kurum’dan sormak, daha sonra bu işyerlerinin hizmet cetvellerinde çalışma bulunan dönemlerdeki bordrolarını dosya arasına almak ve davacı ile dahili davalının çalışmaları görünen her bir süre için ayrı ayrı işyerlerinin bordrolarında isimleri bulunan bordro tanıkları arasından re’sen seçilecek kişileri dinleyerek, mümkün ise davacı ve dahili davalı ile yüzleştirerek ya da geçmiş yıllara ait fotoğraflarını göstermek sureti ile hangisi ile birlikte çalıştıklarını sormak, bordro tanıkları bulunamaz veya beyanları yeterli görülmez ise yine, her bir işyeri için ayrı ayrı komşu işyeri sahipleri ve bu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş kişileri tespit ederek mümkün ise davacı ve davalı yüzleştirerek ya da geçmiş yıllara ait fotoğraflarını göstermek sureti ile hangisi ile birlikte çalıştıklarını sormak, dahali davalının askerlik yaptığı tarihleri araştırmak ve böylece her bir çalışma süresinin davacı ve dahili davalıdan hangisine ait olduğunu tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya koyarak davacının yaşlılık aylığı talebini bu sürelere göre değerlendirmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.