Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/1386 E. 2014/4384 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1386
KARAR NO : 2014/4384
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2013/149-2013/554

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 06.07.2005 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, Davanın kısmen kabulu ile, davacının iş kazasına bağlı %12,2 malüliyetinin artışla % 67 ‘e yükselmesi nedeniyle oluşan fark %54,8 malüliyet için takdiren 50.000 TL manevi tazminatın malüliyet artış tarihi 19/09/2012 den işletilecek yaal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51. maddesi hükmü gereğince, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Aynı Yasa’nın 50. maddesi hükmü uyarınca da medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayan gerçek kişiler ise, davada kanuni temsilcileri tarafından temsil edilir. Gerçek kişinin medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olup olmadığı ise, Türk Medeni Kanunu’nun 9 ve izleyen maddeleri hükümlerine göre belirlenir. Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi hükmü gereğince, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Bu husus, mahkemece, tespit olunduğunda hemen yetkili vesayet makamına bildirilmelidir.
HMK’nın 114/d maddesi hükmü gereğince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olup; her aşamada mahkemece, doğrudan gözetilmesi gerekir. Bu hukuksal sebeplerle, Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi gereğince davacının vesayet altına alınmasının gerekli olup olmadığının ilgili vesayet makamına bildirilmesi, ve HMK’nın 56. maddesi hükmü gereğince işlem yapılması zorunludur.
Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik derecesi tespitine ilişkin sağlık kurulu kararına esas Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin 08.01.2013 tarihli heyet raporunda kesin tanının organik delüzyonel (şizofreni-benzeri) bozukluklar olduğu belirtilmiştir.
Yapılacak iş; sulh hukuk mahkemesine davacıya vasi tayini gerekip gerekmediği konusunda gerekli işlemleri yapmak için ihbarda bulunmak, sonucunu beklemek ve vasi atanması durumunda atanan vasinin vesayet makamından alacağı husumet izin belgesiyle davayı takip etmesi sağlandıktan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.