Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/13554 E. 2014/27003 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13554
KARAR NO : 2014/27003
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

MAHKEMESİ : Elazığ İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2014
NUMARASI : 2011/597-2014/299

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı Sibel yönünden maddi tazminat talebinin reddine, diğer maddi ve manevi tazminat taleplerinin ise kabulüne karar verilmiştir.
İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında, zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında sigortalının kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.
Dosya kapsamından 17/04/2013 tarihli kusur raporunda murisin %20, davalı işverenin %30 oranında kusurlu olduklarının ve ayrıca kazanın meydana gelişinde %50 oranında kaçınılmazlığın bulunduğunun belirtildiği, yine mahkemece alınan 28/10/2013 tarihli kusur raporunda ise davalı işverenin %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, böylelikle kusur raporlarında tarafların kusurunun aidiyeti noktasında aynı olay nedeniyle farklı değerlendirmelerin yapıldığı ortadadır. Oysaki tazminat davalarında tarafların kusurunun aidiyeti ve dağılımı hiç bir tereddüt kalmayacak şekilde tespit olunmalıdır.
Hal böyle olunca Mahkemece yukarıda belirtilen kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden eksik araştırma ile neticeye varılması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yapılacak iş; mahkemece alınan kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi noktasında yine işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna konuyu yeniden inceletmek ve tüm delilleri bir arada değerlendirip sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; davacı Sibel’in maddi tazminat talebi açısından usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı, her ne kadar davacılar vekilinin 14/08/2013 havale tarihli dilekçesinde adı geçen davacı açısından ıslahen maddi tazminat talep edilmiş ise de ıslah harcının yatırılmış olmasına rağmen başvuru harcının yatırılmadığı bu durumda ıslahen maddi tazminat talebinin ek dava olarak kabulünün münkün olmamasına rağmen bu talep hakkında hüküm kurulmuş olması, ayrıca hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda murisin bakiye ömrünün aktif dönemini oluşturan 8 yıllık sürenin, 19/05/2011-31/12/2014 tarihleri arasındaki kısmı bilinen dönem hesabında dikkate alındığı halde, bilirkişi tarafından bilinmeyen aktif dönem hesabında yine 8 yıllık süre göz önüne alınmak suretiyle, mükerrer hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
11/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.