Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/13444 E. 2014/19169 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13444
KARAR NO : 2014/19169
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

MAHKEMESİ : Manisa 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2010/885-2013/520

Davacı, 21/07/1992-31/12/1993 dönemlerinde Bağ-Kur sigortalılık devresinin primleri ödenmediğinden nazara alınmamasına, yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 21/07/1992-31/12/1993 tarihleri arasındaki Bağ- Kur sigortalılısı olmadığının tespiti ile ıslah dilekçesinde belirtilen 01/08/2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının 1479 sayılı Kanuna tabi hizmet süresinden 21/07/1992-31/12/1993 tarihleri arasındaki sürenin yaşlılık aylığı bağlanmasına ait hizmet süresinde dikkate alınmamasına ve davacının 01/08/2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
5510 sayılı Yasa’nın geçici 17.maddesinde “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” hükmü yer almaktadır.
Geçici 17.maddeye göre, sigortalılığı durdurulan sigortalı veya hak sahipleri durdurulan sigortalılık süresini, cari primler üzerinden hesaplanacak prim borcunu tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde ödeyerek sigortalılık elde edebilirler. Ancak yasa hükmünden de anlaşılacağı gibi, kısmi ödeme ile kısmi hizmet elde edilmesi mümkün değildir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının mükerrer olarak Bağ- Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, bu durum davalı kurum tarafından 11/11/2009 tarihinde tespit edilerek mükerrer olarak açılan ikinci kaydın iptal edilerek davacının vergi mükellefi olduğu süreler olan; 05/09/1989-14/11/1991 ve 21/07/1992-31/12/1993 tarihleri arasında sigortalı kabul edildiği, 05/09/1989-14/11/1991 tarihleri arasındaki süreye ilişkin sigortalılık süresi bakımından prim ödemelerinin olduğu, son olarak 21/07/2008 tarihinde 180 TL prim ödemesi daha yaptığı, 21/07/1992-31/12/1993 tarihleri arasındaki vergi kaydına ilişkin prim borcunu ise ödemediği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının oda ve sicil kaydı ile sigortalılığının devam etmesi nedeniyle 5510 sayılı Kanun geçici 17. maddesi gereğinden yararlanması ile sonucu gidilmesi doğru ise de; geçici 17. maddenin yürürlük tarihinden sonra kısmi ödeme ile hizmet elde edilmesi mümkün olmadığından davacının son olarak 21/07/2008 tarihinde prim ödeyerek bu prim karşılığında da sigortalılık süresi elde etmesi olanaklı değildir. Davacının daha önceki prim ödemeleri nedeniyle elde ettiği süreler davalı Kurumdan sorularak, yaşlılık aylığı yönünden bu sürelerin dikkate alınması gerekirken eksik araştırma ile davanın sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 30/09/2014 gününde oybirliğiyle