Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/13442 E. 2014/21838 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13442
KARAR NO : 2014/21838
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2013
NUMARASI : 2008/512-2013/259

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 13/03/2001-14/04/2008 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 13/03/2001-01/12/2001 tarihleri arasında 233 gün davalıya ait .. sicil numaralı işyerinden, 16/03/2002-2005/3. dönem arasında 2002 yılında 263 gün, 2003 yılında 329 gün, 2004 yılında 355 gün, 2005 yılında 76 gün davalıya 1058811 sicil numaralı işyerinden, 01/04/2005-14/04/2008 tarihleri arasında 2005 yılında 262 gün, 2006 yılında 353 gün, 2007 yılında 338 gün, 2008 yılında 97 gün 1093748 sicil numaralı işyerinden hizmet bildiriminin yapıldığı, 2003/Ocak-2008/Mart arası imzalı ücret bordrolarının bulunduğu, bordroların davacının bildirimleri ile uyumlu olduğu, davalı işveren tarafından davacının 03/03/2008-09/03/2008, 01/03/2007-15/03/2007, 19/02/2007-25/02/2007, 20/02/2006-26/02/2006, 23/11/2005-23/11/2005, 16/11/2005-22/11/2005, 26/02/2004-02/03/2004, 20/01/2005-03/02/2005 tarihlerinde ücretsiz izin kullandığına dair davacı tarafından imzalanmış izin belgelerinin sunulduğu, davacı vekili tarafından imzaların davayı ait olmadığının belirtildiği, tanık beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yapılacak iş, davalı işveren tarafından dosyaya sunulan imzalı ücret bordrolarındaki ve imzalı ücretsiz izin belgelerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını belirlemek için imza incelemesi yapmak, imzaları davacıya ait olduğu tespit edilen ücret bordroları ile ücretsiz izin belgeleri olan dönemlerde imzalı ücret bordrosu kadar, imzalı ücret bordrosu veya ücretsiz izin belgesi olmayan veya olup da imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan dönemlerde ise dosya kapsamında toplanan delillerin sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 30/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.