Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/13245 E. 2014/25280 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13245
KARAR NO : 2014/25280
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : Karaman İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/05/2014
NUMARASI : 2012/172-2014/135

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/04/1987 olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının sigorta başlangıç tarihinin 01.04.1987 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilk olarak davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 12.04.2012 Tarih ve 2010/13911 E, 2012/5882 K sayılı kararı ile bordro ve komşu işyeri tanıklarının dinlenilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece komşu işyeri tanıkları araştırılmasına rağmen tespit edilememiş, ancak bordrolarda isimleri bulunana ve daha önce dinlenilmeyen bordro tanıkları dinlenilmeden bu kez davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; inşaatta çalıştığını beyan eden davacı adına 01.04.1987 tarihli ve davalı Kurum’a ulaşan işe giriş bildirgesi bulunduğu, davalı Kurum tarafından davacının sicil numarasının 1987 yılına ait olduğunun bildirildiği, davalı işyerinin 01.04.1986 – 31.07.1989 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu, bozma kararından önce dinlenilen iki bordro tanığının inşaatta çalıştıklarını ancak davcıyı tanımadıklarını beyan ettikleri, tanıklardan birinin kendisinin kalıpçı olduğunu, işi bittikten sonra başka inşaatlara gittiğini, bu nedenle davacı ile karşılaşmamış olabileceğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Somut olayda; her ne kadar bordro tanıkları davacıyı tanımadıklarını beyan etmişlerse de çalışılan işyeri bir inşaat olup tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere; inşaatın belirli bir bölümündeki işini bitiren işçinin davacı ile aynı dönemde çalışmamış olması ihtimal dahilindedir. Ancak mahkemece bu husus gözardı edilerek diğer bordro tanıkları dinlenilmeden ve davacının davalı Kurum’a ulaşan işe giriş bildirgesi bulunduğu, davalı Kurum tarafından da davacının sicil numarasının 1987 yılına ait olduğunun bildirilmiş olması da değerlendirilmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; bordrolarda isimleri bulunan diğer bordro tanıklarını da dinlemek, bozma kararından önce dinlenilen tanıklar gibi davacıyı tanımadıkları yönünde beyanda bulunur iseler yapılan işin mahiyeti gereği karşılaşmamış olma ihtimaline ilişkin davacının ve tanıkların bu yöndeki detaylı beyanlarını da alarak varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.