Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/1302 E. 2014/9906 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1302
KARAR NO : 2014/9906
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2009/1141-2013/583

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi.tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 16.11.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının eşinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece manevi tazminatın takdirine ilişkin karar isabetlidir. Maddi tazminatın belirlenmesinde ise hataya düşüldüğü görülmektedir.
Davacının yargılama sırasında 30.09.2010 tarihinde evlendiği ve 08.05.2012 tarihli kesinleşen ilamla boşandığı, evlenmekle birlikte iş kazasında ölen eski kocasından destek gereksiniminin sona erdiği uyuşmazlık konuş değildir. Uyuşmazlık davacının eşin ölümünden sonra yaptığı evliliğin sona ermesi durumunda ölen eşi bakımından destek gereksiniminin devam edip etmeyeceğine ilişkindir. Mahkeme boşanma ile birlikte davacının ölen kocasının desteğinden yararlanmaya devam edeceği kabul edilerek maddi tazminata karar verilmişse de varılan bu sonuç hatalı olmuştur.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunun 45/2 ve halen yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunun 53/3 maddeleridir. Anılan düzenlemeye göre ölüm sonucu ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları zararın giderilmesi gerekir. Yasada sözü geçen destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçladığından hısımlık ilişkisine ya da yasanın nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Somut olayda davacı eş dava tarihinden sonra 30.09.2010 tarihinde evlenmiş ve yargılama sırasında rapor tarihinden sonra 08.05.2012 tarihinde boşanmıştır. Eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona erdiğinden, destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekir. Sonradan boşanmış olması desteğin yeniden devam edeceği anlamına gelmez.
Yerel mahkemece, desteğin, sağ kalan davacı eşe yeniden evlenme tarihine kadar destek olacağı benimsenerek, buna göre inceleme yapılıp evlenme tarihine kadar destek miktarı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; bu husus gözetilmeyerek, davacının başkası ile evli olduğu dönem dışında ölenin desteğinin devam edeceğine ilişkin tazminat raporuna göre karar verilmiş olması isabetsizdir. Davanın niteliği dikkate alındığında 5510 sayılı yasanın 35. Maddesindeki sigortalının dul eşinin evlenme nedeniyle kesilen gelirinin, evlilik sona erdiğinde talebi üzerine yeniden bağlanmasına ilişkin düzenlemenin görülmekte olan davada uygulama yeri yoktur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.