Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12766 E. 2014/23581 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12766
KARAR NO : 2014/23581
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2014
NUMARASI : 2009/655-2014/3

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan S.. S.., M.. Yat İnş San A.Ş. ve B.. B.. San Ve Tic A.Ş. vekillerince duruşmasız, Ç.. Ş… vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine göre temyiz eden davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 08.11.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının kardeşlerinin manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davalılardan A.. A..’ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, Usulünce açılmış bir dava bulunmadığından A.. A.. San. Tes. Tic. AŞ bakımından karar verilmesine yer olmadığına 70.000,00 TL manevi tazminatın davalılar B.. B.. San. Ve Tic. A.Ş, M.. Yatırım v.s. A.Ş.(Z.. P..San. Ve Tic. A.Ş.), S.. S.., Çevre Yapı İnşaat Mimarlık Mühendislik ve M.. Hizm. San. Ve Tic. Ltd Şti’den kusur raporunda belirtilen kusur oranları oranında kaza tarihi olan 08.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek, davacılara eşit olarak paylaştırılmasına, karar verilmiş ve bu karar aleyhine hüküm kurulan davalılar vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dava müteselsil sorumluluğa dayalı olarak açılmıştır.
Davacıların kardeşi olan sigortalı A… A..ş’ın öldüğü iş kazasında sigortalının % 20, davalı işveren ile üçüncü kişilerin toplam olarak % 80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde eşit oranda bölüştürülmek üzere davacı 5 kardeş yararına hüküm altına alınan 70.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Öte yandan davalılar arasındaki teselsül ilişkisi yasadan kaynaklandığı halde, BK’nun 50. ve TBK’nun 61. maddelerine aykırı biçimde davalıların tazminattan kusurları oranında sorumlu olarak kabulü ile davacılardan her biri bakımından hüküm altına alınan manevi tazminatın infazda tereddüte yol açmayacak biçimde belirtilmesi yerine HMK’nun 297/2 maddesine aykırı biçimde, davacıların tümü yararına bir manevi tazminat takdiri ile bunun eşit oranında paylaştırılması şeklinde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davalılar arasındaki teselsül ilişkisinin kanundan kaynaklandığı göz ardı edilerek, infazda tereddüte yol açar biçimde ve özellikle manevi tazminatların takdirinde yanılgıya düşülerek, manevi tazminatların fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 11/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.