Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12666 E. 2015/16159 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12666
KARAR NO : 2015/16159
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2014
NUMARASI : 2013/89-2014/270

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 2000-15.02.2013 tarihleri arasında davalı Kooperatifte geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinin kanun kapsamında olup olmadığının araştırılmadığı, davalı işyerinden davacı adına bildirimde bulunulmadığı ve tanıkların davacının kooperatifte kontrol görevlisi ve ihtiyaç halinde şoför olarak çalıştığını beyan ettikleri, tespit istenen dönemde başka işyerlerinden yapılan bildirimlerin olduğu, işyerlerinin bir kısmının kooperatif üyelerine ait olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri Kooperatif olup denetime tabi bir işyeridir. Bu nedenle, davalı işyerinde davacının çalışmalarının resmi kayıtlara dayanması ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesi esastır.
Yapılacak iş, davalı Kooperatife ait ihtilaflı döneme ilişkin tüm kayıtları getirtmek, ücret ödeme belgelerini istemek, davacının işyeri özlük dosyasının eksiksiz ve onaylı bir örneğini davalı Kooperatiften istemek, kooperatif yöneticilerini ve eski yöneticilerini özellikle dosya arasındaki davacı adına düzenlenen belgede isimleri olan yöneticileri dinlemek, davacının çalışmasının resmi kayıtlara geçmeyen dönemlerde, çalıştığını ve ücretini aldığını gösterir belgelerin ibraz edilememesi halinde bunun nedenini araştırmak ve haklı ve izah edilebilir bir nedene dayanıyor ise bu takdirde tanık sözlerine itibar etmek, davalı kooperatifte dolmuş şoförü olarak çalışan tarafsız kişileri tespit ederek dinlemek, gerekirse Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve Muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, tespit istenen dönemde bildirim yapılan dava dışı işyerlerinin davalı kooperatifle organik bağlantısı olup olmadığını ve sahiplerinin kooperatif üyesi olup olmadığını araştırmak, bu işyerlerinin bordro tanıklarını da dinleyerek çalışmanın sözkonusu dönemler içinde hangi işyerinde geçtiği hususunun kesin olarak belirlenerek ve tanıklara farklı işyerlerindeki çalışmaların da açıklatılarak mükerrer hizmet oluşturmayacak şekilde davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; davacının 2000 yılında çalışmaya başladığının tespitini istediği dolayısıyla tespiti istenen dönemin başlangıç tarihinin belirgin olmadığından bu tarihin gün ve ay olarak davacıya açıklattırılmadan karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.