Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12506 E. 2014/24105 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12506
KARAR NO : 2014/24105
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2012/1067-2014/246

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaliyle kesilen aylıkların tekrar bağlanmasına, kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması ve davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 23/10/2008-22/06/2011 döneminde boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı anlaşılmakla, davalı Kurum işleminin kısmen iptali ile, davacının 23/10/2008-22/06/2011 tarihleri arasında 18.362,92 TL borcu dışında borçlu olmadığının tespitine, davalı Kurumca 23/06/2011 tarihinden itibaren kesilen yetim aylığının yeniden bağlanarak(bu tarihten 22/04/2012 tarihine kadar ödenen aylıklar mahsup edilmek suretiyle) yasal faizi ile birlikte davalı Kurum tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 12/05/2005 tarihinde temyizden feregat ile kesinleşen ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, davacıya, başvurusu üzerine, 2005 yılında ölen babasından dolayı 15/05/2005 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, Harun İndelen olduğunu söyleyen kişinin telefon ile ihbarı üzerine Kurum tarafından başlatılan soruşturma sonucu düzenlenen 29/02/2012 tarihli kontrol memuru raporuna göre, davacının yerleşim yerinin bulunduğu Atatürk Mahallesi’nde yapılan çevre araştırması sonucunda, davacı ve eski eşinin üç çocuğu ile birlikte 3-4 yıldır belirtilen adreste yaşadıkları tespit edilmiş, binanın sahibi olan B.. Y..’ın alınan beyanında 2000 yılından beri binanın sahibi olduğunu ve bu adreste ikamet ettiğini, davacının bir yıl önce bu adrese oğlu ile birlikte taşındığını, başka kalanın olup olmadığını bilmediğini ifade ettiği; komşular K.. K.., Z.. B.. ve A.. S..’ın ise davacı ve eşi Ayhan’ın en az iki yıldır bu adreste çocukları ile birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri görülmüştür. Abonelik kayıtları araştırması neticesinde; davacının eski eşinin, davacının 04/03/2011 tarihli beyanı ile yerleşim yeri olarak bildirdiği Atatürk Mah. 9… Sok. No:9../1 Bornova/İzmir adresini, cep telefonu hattı satın alırken yerleşim yeri olarak beyan ettiği anlaşılmış, adres kayıtlarında davacı ve boşandığı eşinin 04/03/2011-06/06/2011 tarihleri arasında “Atatürk Mah. 9… Sok. No:9../1 Bornova/İzmir” adresinde kayıtlı oldukları tespit edilmiş, 17/07/2011 tarihine kadar seçmen kayıtlarındaki adresin de aynı olduğu belirlenmiştir. Mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanığı Fuat’ın davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşamadıklarını beyan ettiği; kontrol memuruna beyan bulunan tanıklar A.. S.. ve Kadriye Kırca’nın ise önceki beyanlarını haklı nedene dayanmaksızın değiştirerek, davacının eşinden boşanıp boşanmadığını bilmediklerini, davacının eski eşini tanımadıklarını bildirdikleri görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından beyanı alınan apartman sakinlerinin davacı ve eski eşinin boşandığından haberdar olmadıklarının ve en az iki yıldır fiilen birlikte yaşadıklarını beyan ettiklerinin anlaşılması, abonelik, adres ve seçmen kayıtlarının fiili birlikte yaşamın varlığını teyit eder nitelikte olması, tutanak tanığı apartman sakinleri Kadriye ve Aysun’un mahkeme huzurunda alınan beyanlarında önceki ifadelerini haklı nedene dayanmaksızın değiştirmeleri nedeni ile kontrol memuruna verdikleri beyanların hükme esas alınması gerektiği hususları birlikte gözönüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.