Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12219 E. 2014/26631 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12219
KARAR NO : 2014/26631
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/413-2013/644

Davacı, ölüm aylıklarından dolayı kuruma borçlu olmadığının tepitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

Davacı 1974 – 1995 yılları arasında 5434 sayılı Kanun kapsamında çalışıp bu çalışmasından dolayı yaşlılık aylığı aldığını, aynı zamanda 15.04.1988 – 21.12.2005 tarihleri arasında da ölen annesinden dolayı 506 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı aldığını, davalı Kurumun, Gaziosmanpaşa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5206 E sayılı dosyasında, 15.04.1988 – 21.12.2005 tarihleri arasında ödenmiş olan ölüm aylıklarının karşılığı olarak, 17.796,05 TL asıl alacak ve 15.265,69 TL faiz olmak üzere toplam 33.061,74 TL talep ettiğini, alacakların zaman aşımına uğradığını, davacının iyiniyetli olduğunu, Yargıtay uygulamalarına göre sebepsiz zenginleşme hallerinde iyiniyetli zenginleşenin ancak elinde kalanları iade ile yükümlü olduğunu, davacının aldığı ölüm aylığının tamamını tüketmek zorunda kaldığını belirterek, davalı Kuruma borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ödeme emrine ilişkin tebliğin davacıya 25.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 11.04.2013 tarihinde açıldığı, buna göre 7 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu belirtilerek davanın reddine, karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı Kurumdan 5434 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığı alan davacının, 15.04.1988 – 21.12.2005 tarihleri arasında aynı zamanda ölen annesinden dolayı da 506 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı aldığı, davalı Kurum tarafından davacıya gönderilen 17.02.2006 tarihli yazıda, “davacının 15.04.1988 – 21.12.2005 tarihleri arasında, yersiz aldığı 17.796,05 TL’nin yatırılmasının” istenildiği, davacının ödeme yapmaması nedeniyle 08.06.2006 tarihinde Gaziosmanpaşa 2. İcra Müdürlüğünün 2006/10541 E. dosyası ile davacı hakkında icra takibi başlatıldığı, ancak takipsizlik nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin 15.05.2012 tarihli dilekçesi ile takibin yenilendiği ve Gaziosmanpaşa 2. İcra Müdürlüğünün 2012/5206 E. sırasına kaydedildiği, alacağın konusunun 17.796,05 TL asıl alacak, 15.265,69 TL faiz olmak üzere toplam 33.061,74 TL olduğu, bu dosyada çıkarılan ilamsız takibe ilişkin ödeme emrinin 25.12.2012 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği, davacının iş bu davayı 11.04.2013 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı, davalı kuruma borcu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Yani borçlu olan davacının açtığı bu dava, ödeme emrinin iptali davası değil, menfi tespit davasıdır.
İcra İflas Yasasının 72. maddesinin 1. bendine göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davaları, yedi günlük hak düşürücü süreye tabi değildir. Süresinde ödeme emrine itiraz etmemek suretiyle, hakkındaki takibin kesinleşmesine neden olduktan sonra da menfi tesbit davası açılabilir. Alacak davasına muhatap olma tehdidi altında olan davacının bu belirsizliği ortadan kaldırmak, uyuşmazlığı kesin hükme bağlamak için ne zaman olursa olsun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
Bu durumda davanın iddia ve savunma çerçevesinde incelenerek esası hakkında karar verilmesi gerekirken 7 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişi olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.