Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12113 E. 2014/19023 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12113
KARAR NO : 2014/19023
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/02/2013
NUMARASI : 2010/414-2013/118

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının sigorta başlangıç tarihinin 01/01/1990 olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işverenler nezdinde geçen, 01.01.1990-10.09.2008 tarihleri arasındaki SGK’ya bildirilmeyen çalışmaları ile sigortalılık başlangıç tarihinin 01.01.1990 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacı E.. B..’nın 01.01.1990 tarihli çalışmasının sigortalı hizmetine başlangıç teşkil ettiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; tespiti talep olunan dönem içerisinde davacı adına herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, M.. E..ünvanlı işyerinin 01/06/1979- 02/07/1979 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun’un kapsamı içerisinde olduğu, İstanbul 3.İş Mahkemesi’nin 22/04/2010 tarihli 2008/820 Esas ve 2010/314 Karar sayılı işçilik alacaklarına ilişkin ilamının getirtildiği, bu ilam ile davalı işyeri aleyhine olarak işçilik alacağına hükmedildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 05.11.2012 tarih 2010/27109 Esas 2012/35896 sayılı ilamı ile kurulan hükmün “Mahkemece davacının çalışma süresine göre tespit edilecek yıllık izin alacağına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının yıllık izin talebinin reddi bozmayı gerektirmiştir” denilmek suretiyle bozulduğu, Kurum tarafından işyerinin dava konusu dönemde Kanun kapsamında olmadığı için dönem bordrolarının bulunmadığının Mahkeme’ye bildirildiği, yargılama esnasında sadece davacı tanıklarının dinlenmiş olduğu anlaşılmakla buna göre Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı işyerinin Kanun kapsamından çıkmış olduğu tarihten sonraki ihtilaf konusu dönem içerisinde işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu tespit etmek; daha sonra davalı işyerinden dönem bordrosu verilmediği anlaşıldığından Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan A.. E.. ve V.. E..’e iadesine 29/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.