Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12084 E. 2014/23559 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12084
KARAR NO : 2014/23559
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : Çorlu 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2010/166-2014/75

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 18.09.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının eşi ve çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin kabulü ile davacı eş ve çocuk yararına ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Dava konusu iş kazası nedeniyle düzenlenen Çorlu 1. Noterliği’nin 21.09.2000 tarih ve 19440 yevmiye numaları İbranamesinde; dava konusu zararlandırıcı olay nedeniyle maddi ve manevi tazminatlar karşılığında 12.500,00 TL ödemenin davacı eş Ş.. M.. ile dava dışı anneye nakden ödendiğinin belirtildiği, davacı eşin ibranameyi kendi adına asaleten davacı çocuk D.. M.. adına velayeten imzaladığı anlaşılmaktadır.Hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K’nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Hal böyle olunca davacı eşin manevi zararlarına karşılık yapılan ödemeyi kabul ederek kendi adına asaleten davacı çocuk adına velayeten ibraname verdiği dikkate alınarak manevi tazminat taleplerinin reddi yerine, manevi tazminatın bölünmeyeceği göz ardı edilerek yazılı şekilde kabüllerine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
nedenidir.
3-İbranamede ödemenin açıkça iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminatlara karşılık kabul edildiğinin yazılı bulunmasına göre, tarafların yapılan ödemenin maddi ve manevi tazminatlara karşılık gelen miktarları konusunda anlaşamamaları ve başkaca bir delil de ileri sürememeleri halinde, 12.500,00-TL’lik ödemenin dava dışı anneyi de kapsadığı dikkate alınarak maddi ve manevi tazminatlar arasında eşit olarak paylaştırılarak hesaplama yaptırılması gerekirken, ödemenin tamamının sadece davacı eş ve çocuğa yönelik maddi tazminatlara ilişkin olduğunun kabul edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Davalı işveren tarafından maddi tazminatlara karşılık yapıldığının kabulü gereken ödeme miktarının borcu sona erdirip erdirmediği, diğer bir deyişle ibraname mi yoksa kısmi ifayı içeren makbuz mu olduğu ve kısmi ifayı içeren makbuz ise tazminattan indirimin nasıl yapılacağına gelince: Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması gerekir. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacıların gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; ibranamenin dava dışı anneyi de kapsadığı gözetilerek, ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak davacıların gerçek zararlarını saptamak, böylece tazmin edilecek miktarlar ile buna karşılık işveren tarafça maddi tazminata karşılık ödenen miktarlar arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemelerin; davacıların ödeme tarihindeki gerçek zararlarını hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarlarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zararlardan davalı tarafça ödeme yapılan tarihe göre zararların karşılandığı oranda indirim yapılarak kalan miktarlara hükmetmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri kapsayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.