Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/12024 E. 2014/16586 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12024
KARAR NO : 2014/16586
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

Davacı … Vek. Av. … ile davalı … Vek. Av. … aralarındaki tazminat davası hakkında … 3 İş Mahkemesince verilen 36/06/2013 Gün ve 49/319 sayılı kararın Onanmasına ilişkin dairemizin 25/02/2014 gün ve 16296/3092 sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
A) İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama yada bozma kararları ile, hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Somut olayda, Yerel Mahkemenin 13.06.2013 tarihli hükmüne esas aldığı maddi tazminat hesaplamasının hatalı olduğu, davalı vekilinin bu hususu 17.06.2013 tarihli temyizinde açıkça ileri sürdüğü, buna rağmen Dairemizin 25.02.2014 tarih 2013/16296E.-2014/3092K. Sayılı ilamı ile Yerel Mahkeme kararının hatalı olarak Onandığı anlaşılmış olup yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda maddi hata bulunan Dairemizin 25.02.2014 tarih 2013/16296E.-2014/3092K Sayılı Onama kararının kaldırılması gerekmiştir.
B)1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 13.10.2008 tarihinde iş kazası geçirerek %27,2 oranında sürekli işgöremezliğe maruz kalan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kural olarak iş kazasına maruz kalan sigortalının maddi tazminat miktarı, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşur.
Pasif dönem, sigortalının aktif çalışma döneminin sona ereceği, bir başka anlatımla emeklilik döneminin başlayacağının varsayıldığı tarihten itibaren , muhtemel bakiye ömrü sonuna kadar devam edecek olan dönemi ifade eder. Varsayıma dayalı olarak pasif dönem, erkeklerde 60, kadınlarda 55 yaşın dolduğu tarihte başlatılır. Bunun nedeni, SSK kapsamında çalışanların 506 sayılı Yasa hükümlerine göre bu yaşta emekli olabileceklerinin kabulüdür.
Gerçekte bu tür tazminat davalarında zarar hesabında varsayımlara göre sonuca gidilmesi bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Pasif dönemin de her sigortalının koşullarına göre hangi tarihte gerçekleşebileceği ayrı ayrı tespit edilebilir ve buna göre hesap yapılabilir ise de henüz böyle bir uygulama bulunmamaktadır.
Eğer, dava sırasında sigortalının yaşlılık aylığının fiilen kendisine bağlandığı anlaşılabiliyor ise artık varsayıma gidilerek sigortalı erkek ise 60, kadın ise 55 yaşına kadar aktif çalıştığı varsayımına göre hesap yapılmaz, pasif dönemin artık belli olan emeklilik tarihi esas alınarak hesaplanması gerekir. Bu hesaplamada pasif dönemde esas alınması gereken ücret ise muhakkak ki asgari ücrettir.
Bu açıklamadan olarak somut olayda, davacının 13.08.2010 tarihinde emekli olup fiilen yaşlılık aylığı aldığı tarih belli olduğuna göre artık ihtimale dayalı olarak hesaplamanın yapıldığı 21.05.2013 tarihli hesap raporuna itibar edilerek neticeye gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının maddi zararının hesaplanması bakımından, emekli olup fiilen yaşlılık aylığı almaya başladığı 13.08.2010 tarihine kadar aktif çalışacağı, bu tarihten sonra ise pasif dönem denilen emeklilik döneminin başlayıp emeklilik döneminde de kazancının asgari ücret düzeyinde olacağını göz önünde tutan yeni bir hesap raporu alarak tüm delilleri bir arada değerlendirip neticeye varmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı T.T.K vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dairemizin 25.02.2014 tarih 2013/16296E.-2014/3092K. Sayılı Onama kararının kaldırılmasına,
2-Mahkemenin 13.06.2013 tarih 2013/49E.2013/319K.sayılı hükmünün BOZULMASINA, temyiz harcı ve karar düzeltme harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 08.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.