Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/1131 E. 2014/2916 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1131
KARAR NO : 2014/2916
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2013/638-2013/484

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan D… İnş. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi D. S. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre temyiz eden davalı şirket D… İnş.Tic.A.Ş vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 19.04.2009 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 158.502,63TL maddi, 90.000,00TL manevi tazminatın davalı şirketlerden tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, 10.04.2009 tarihindeki zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, kazanın oluşumunda davacı sigortalının %20 oranında mütefarik kusurunun bulunduğu, anılan kaza nedeniyle sigortalının %90 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kaldığı, Mahkemenin 08.03.2012 tarihli kararının taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 29.01.2013 tarih,2012/11302 Esas-2013/1459 Karar sayılı kararı ile bozulduğu, ilgili bozma ilamında özetle Mahkemece hükme esas alınan 14.12.2011 tarihli hesap raporunda değerlendirme ve hesap hatası yapıldığı hususu ile kararlaştırılan maddi tazminattan hakkaniyet indirimi yapılmasının yanlış olduğu hususunun belirtildiği, tarafların sair temyiz itirazlarının ise reddolunduğu anlaşılmıştır.
Temyize konu edilen 31.10.2013 tarihli Mahkeme kararında sair yönlerden bir yanlışlık bulunmamakla birlikte, 08.03.2012 tarihli ilk hükmü temyiz eden tarafların temyiz nedenlerine göre yapılan inceleme sonrasında Dairemizin 29.01.2013 tarih,2012/11302 Esas-2013/1459 Karar sayılı kararı ile verilen bozma ilamına Mahkemece uyulmasıyla davalı D…İnş.Tic.A.Ş lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumunun bozma sonrası verilen 31.10.2013 tarihli kararda göz ardı edilmesi doğru bulunmamıştır.
Şöyle ki ; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda, 08.03.2012 tarihli kararı temyiz eden taraflardan davacı yanın temyiz nedenleri arasında Dairemizin 29.01.2013 tarihli bozma ilamına konu edilen “14.12.2011 tarihli hesap raporunun değerlendirme ve hesap hatasına dayanması nedeniyle hükme esas alınacak nitelikte olmadığı” itirazı bulunmamaktadır. Şu haliyle davalı yanlar temyizi olarak irdelenen ve bozma nedeni yapılan bu hususun davalı yararına usuli müktesep hak oluşturacağı hususunun bozma sonrası verilen 31.10.2013 kararda gözetilmemesi doğru değildir.
Yapılacak iş, Dairemizin 29.01.2013 tarih, 2012/11302 Esas-2013/1459 Karar sayılı kararı verilen bozma ilamına Mahkemece uyulması ile davalı yan lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilerek Mahkemenin 08.03.2012 tarihli hükmüne esas alınan hesap raporunda davacının karşılanmamış maddi zararı olarak belirtilen miktarı geçmemek üzere tüm delilleri bir arada tartışıp neticesine göre karar vermekten ibarettir.
O halde, temyiz eden davalı şirket D.. İnş.Tic.A.Ş vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan D.. İnş. ve Tic. A.Ş.’ye iadesine, 24.02.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.