Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/11262 E. 2014/14692 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11262
KARAR NO : 2014/14692
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Nevşehir 1.Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/231-2013/778

Davacı, almakta olduğu yetim aylığının geçerli olduğunun tespitine, ödenmeyen her bir aylığın yasal faiziyle birlikte ödenmesine, Kurum kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının ölüm aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların yasal faizle ödenmesi istemine lişkindir.
Dairemizin 18/0522013 tarih ve 2011/5997 E. 2013/2601 K. sayılı bozma ilamı üzerine;
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının ölüm aylığını kesen Kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının geçerli olduğunun tespitine ve ödenmeyen aylıkların da yasal faizle davacıya ödenmesine karar verilmiştir
Davanın yasal dayanağını oluşturan ve 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 56. maddesinin son fıkrasında “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır” kuralı getirilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 23/04/1995 tarihinde evlendiği, 16/01/2009 tarihinde boşandığı, vefat eden babasından dolayı davacıya 01/02/2009 ölüm aylığı bağlandığı, Şubat/2008 tarihinde babasının 1990-1994 yılları arası Fransa’daki çalışmaları 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılarak borçlanma bedelinin üvey annesi tarafından ödendiği ve üvey anneye maaş bağlandığı, davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı konusunda Kuruma üvey annesi tarafından ihbarda bulunulduğu, 24/12/2009 tarihli kontrol memuru raporuna göre, davacının boşandığı eşi R.D.’in adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki kayıtlı adresinde yapılan araştırmada, beyanda bulunan mahalle muhtarı ifadesinde R.D.’in Nisan/2009 tarihinde ayrıldığını, nereye gittiğini bilmediğini belirttiği, akabinde davacınının adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki kayıtlı adresinde yapılan araştırmada, beyanı alınan mahalle muhtarı davacının boşandığı eşinin ara sıra gelip davacıyla birlikte kaldığını belirttiği, yine yapılan çevre araştırmasında ifade vermek istemeyen davacının komşuları ile R. D.i tanıyan diğer şahısların davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadıklarını belirttikleri, Kurumun bu rapora dayanarak
şubat/2009-Mart/2010 arası ödenen aylıkları davacı adına borç olarak çıkardığı, boşanılan eşin 26/08/2011 tarihinde başka bir kadınla evlendiği, davacının boşandığı eşine karşı 2012 yılında nafaka davası açtığı, Eylül/2009 tarihinde telefon aboneliği, 2012 yılında doğalgaz ve su aboneliği yaptırdığı, davacı tarafından gösterilen tanıklar beyanlarında, tarafların ayrı yaşadıklarını, kontrol memuruna birlikte yaşadıklarını beyan eden muhtar ise mahkemedeki ifadesinde, mahallede Sevgi adında başka bir şahıs bulunduğunu, davacıyı bu şahısla karıştırdığı için SGK memuruna birlikte yaşıyorlar şeklinde beyanda bulunduğunu belirttiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından yaptırılan su, telefon ve doğalgaz aboneliği ile açılan nafaka davası, davacı hakkında Kurumca başlatılan araştırmadan sonraki tarihlerde yapılmıştır. Kontrol memuruna davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı beyan eden muhtar mahkemedeki ifadesinde, davacıyı başka şahısla karıştırdığı için o şekilde beyanda bulunduğunu belirtmiş ise de, bu beyanı haklı ve kabul edilebilir bir sebebe dayandıramamıştır. Kaldı ki kontrol memuru raporundaki çevre araştırmasında davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı belirtilmiş olup, bunların aksi yine aynı kuvvetteki delillerle ispatlanabilir. Dolayısıyla bozma sonrası yapılan araştırmada toplanan delillerin, bozma öncesinde davacının aleyhine olan tutanak ve diğer delilleri ortadan kaldıracak nitelikte olup olmadığı yeterince irdelenmeden yazılı şekilde sonuca gidilemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.