Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/11261 E. 2014/24761 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11261
KARAR NO : 2014/24761
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1993 Temmuz- 2014 Nisan tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalı şirkete ait iş yerinde Temmuz 1993-Nisan 2004 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki kararı davalı Kurum  tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 3.maddesinde;“ II- Aşağıda belirtilenler hakkında bazı sigorta kolları uygulanmaz : A) Malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki ay başından başlanarak uygulanır” hükmüne göre yabancı uyruklu kişinin Türkiye’de bir işverene bağlı çalışması halinde uzun vadeli yaşlılık, malüllük ve ölüm sigortalarından yararlanmaları yazılı talepte bulunmaları koşuluna bağlanmıştır. Ancak 29.7.2003 tarihli 4958 sayılı yasa 57. maddesi ile 506 sayılı Yasanın 3/II-A bendinde yabancı uyruklu işçilerin uzun vadeli sigorta kollarından yararlanmasını düzenleyen hükmü bütünüyle yürürlükten kaldırmış ve tamamen Türk vatandaşlarının tabi olduğu kurallara tabi hale getirmiş, böylece bu şahıslar da zorunlu sigortalı olarak kabul edilmişlerdir.
Yapılacak iş; davacının hangi tarihte Türk vatandaşlığına geçtiğinin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden usulünce araştırılıp saptanması, Kurum’dan yabancı uyruklu olan davacının 506 sayılı Yasaya göre sigortalı olmak için yazılı talepte bulunup bulunulmadığının sorulması ve ilgili Yasa maddeleri gereğince
sigortalılığının niteliğinin belirlenmesi, 1.7.1993- 30.4.2004 tarihleri arasındaki çalışmalarının ispatı açısından davalı işyerinin kurum sicil dosyasının ve ihtilaflı dönem bordrolarının celbi ile bordro tanıklarını belirlemek ve beyanlarına başvurmak ve dosya içeriğine göre bir karar vermekten ibarettir.” denilerek bozulmuştur.
Yerel Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar davalı Kurum tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ancak bozma ilamında belirtildiği şekilde 506 sayılı Yasanın 3/II-A bendinde 29.7.2003 tarihli 4958 sayılı yasanın 57. maddesi ile yapılan ve 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikten önceki dönemde yabancı uyruklu kişinin sigortalı olması için yazılı talepte bulunması gerektiği, davacının da böyle bir talebinin olmadığı göz önünde bulundurulmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararı gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK’nın geçici 3. maddesi delaletiyle HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının birinci bendinin tamamen silinerek yerine “Davanın kısmen kabulü ile davacı …’in’ın davalı şirkete ait iş yerinde 06.08.2003-30.04.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, fazla talebin reddine” ve hüküm fıkrasına son bent olarak “Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 1.320,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesine,” sözcük ve rakamlarının yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.