Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/11158 E. 2014/16558 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11158
KARAR NO : 2014/16558
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, yurtdışında geçen çalışma sürelerinin borçlanılarak emeklilik talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2) Dava, davacının yurt dışındaki sigortalılığı nedeniyle ülkemizdeki sigortalılık başlangıç tarihinin 10.11.1979 olduğunun ve yurt dışı sürelerini borçlanarak emeklilik hakkı kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının Almanya’da çalışmaya başladığı 10.11.1979 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine, 10.11.1979-13.10.2003 tarihleri arasındaki süreyi 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanabileceğinin tespitine,henüz borçlanma yapılmadığından yaşlılık aylığı hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
Kanun’un Geçici 6.maddesine göre 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanuna göre 1/4/1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında, bu Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşın doldurulduğu tarihten başlayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.
506 sayılı Kanun’un 60/G maddesine göre “Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına
dahil edilir.” Kanun’un Geçici 54.maddesine göre ” 01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz.”
Sigortalıların yurtdışında 1.4.1981 tarihinden önce 18 yaşını ikmal etmeden çalışmaya başlamaları halinde 5510 sayılı Kanun’un Geçici 6 ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 54.maddesi hükmüne göre çalışmaya başladıkları tarihin ülkemizde de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü gerekir.
3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5.maddesinin son fıkrasında “Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.” hükmü bulunmakta ise de 02.11.1984 tarihinde imzalanan ve 05.12.1984 tarihli 3241 sayılı Kanunla onaylanıp 01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren ve Anayasa’nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme olarak 3201 sayılı Kanunun 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip bulunan 30 Nisan 1964 tarihli Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29.maddesinin 4.bendi hükmü uyarınca yurtdışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Türk vatandaşlarının yurt dışında sigortalılığa tabi oldukları ilk tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için sigortalılığın fiili (eylemli) çalışmaya dayanması gerekir.
Yurtdışında iken fiili (eylemli) çalışması bulunmadığı halde o ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına göre yardım niteliğinde ödeme yapılan dönemlerin, çalışmaya dayalı olmayan sigorta kapsamındaki sürelerin ve ev hanımı olarak geçen sürelerin Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesininn 29.maddesinin 4.bendi anlamında yurtdışında geçen çalışma olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.
Somut olayda, 26.03.1963 doğumlu davacının 3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre 18 yaşını doldurduğu 26.03.1981 tarihinden önceki süreyi borçlanması mümkün değildir.
Davacının 10.11.1979-31.12.1980 tarihleri arasında “Gebelik/Analık Koruması (Schwangerschaft/Mutterschutz)” ve “çocuk yetiştirmeden dolayı zorunlu prim süreleri (Pflichtbeitragszeit für Kindererziehung)” nedeniyle sigorta kapsamına alındığı ve bu dönemde fiili çalışmasının bulunmadığı, 26.03.1963 doğumlu davacının fiili çalışmasının 01.10.1980 tarihinde başladığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda yer alan maddi ve hukuki olgular gözetilerek davacının Almanya’da fiili (eylemli) çalışmasının başladığı 01.10.1980 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümden silinerek yerine;
“1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davacının yurt dışındaki çalışması nedeniyle ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihinin “01.10.1980” olarak tespitine, 26.03.1981 -13.10.2003 tarihleri arasındaki süreyi 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanabileceğinin tespitine
Henüz borçlanma yapılmadığından yaşlılık aylığı hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan davacının peşin yatırdığı 48,60 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talebi halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kısmen kabulü nedeniyle 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kısmen reddi nedeniyle 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 326,65 TL yargılama giderinin 163,65 TL sinin davalı Kurumdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Artan gider ve delil avansının kararın kesinleşmesinden sonra talebi halinde yatıran tarafa iadesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 08/09/2014 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.