Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/11020 E. 2014/24127 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11020
KARAR NO : 2014/24127
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/587-2013/211

Davacı, sigortalılık başlangıcının 03/09/1987 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 03.09.1987 tarihinde 1(gün) süre ile çalıştığının ve bu tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile 3501020615981 SS nolu davacı H.. E..’nin T.. 80.. Sok. No:.. B.Çiğli/İZMİR adresinde bulunan 012685….. sicil numaralı H.A.. G..’e ait inşaat işyerinde 03/09/1987 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 1 gün çalıştığının, buna göre sigortalılık başlangıç tarihinin 03/09/1987 tarihi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanun’a tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı ve işverenin kabul beyanı tek başlarına yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınarak; davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığı yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 03/09/1987 tarihli 268512.35 sicil numaralı H. A.. G..ş ünvanlı işyerince düzenlen ilk işe giriş bildirgesinin 11.08.1987 tarih, 678140 varide no ile Kurum kayıtlarına intikal etmiş olduğu, davacının 01/11/1995-30/04/2012 tarihleri arasında 2503 gün SSK lı hizmetinin bulunduğu, 04/03/1986-04/09/1987 tarihleri arasında askerlik görevini tamamladığı, 1987/1,2,3. dönem bordrolarının Kurum’a verilmemiş olduğunun Kurum’un 24/12/2012 havale tarihli cevabî yazısı ile belirtilmiş olduğu, işyerinin 03.09.1987- 13.09.1990 tarihleri arasında 506 sy. Kanun kapsamında olduğu, yapılan zabıta araştırması neticesi “belirtilen adreste o tarihte kimsenin oturmadığının, bina sahibi H.. G..’e telefonla ulaşıldığında davacının 5-6 gün süreyle çalıştığını hatırladığı yönünde beyanının bulunduğu” hususunun tutanağa bağlanmış olduğu, duruşma esnasında işe giriş bildirgesi üzerinde yaptırılan grofolojik inceleme neticesi 30.01.2013 tarihli bilirkişi raporu ile; “03.09.1987 tarihli işe giriş bildirgesi aslında bulunan H.. E.. adına atılmış imzanın mevcut karşılaştırma imzalara göre H.. E..’nin eli ürünü olduğu”nun tespit edildiğinin bildirildiği, bilirkişi hukukçu tarafından hazırlanan 20/05/2013 tarihli raporun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı tanıklarının dinlendiği, Dairemizin 28/04/2014 tarihli ve 2013-13807 Esas ve 2014-9213 Karar sayılı ilamı ile davacının terhis mahiyetinde izin kullanıp kullanmadığının sorulmak” üzere dosyanın Mahkeme’ye gönderildiği, Askerlik Şubesi’nin 20/05/2014 tarihli yazısı ile “davacının askerlikte iken 36 gün izin kullandığı, Milli Savunma Bakanlığı’nın 31/12/1986 gün ve ASAL : 4282-(16)-2-87 sayılı emri ile 04/06/1987 tarihinde terhis edildiği, 36 günlük iznini hangi tarihler arasında kullandığının tespit edilemediği”nin Mahkeme’ye bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının ilk işe giriş bildirgesinin düzenlenmiş olduğu 03/09/1987 tarihi ile davacının askerde bulunduğu sürelerin çakıştığı anlaşılmakla, 03/09/1987 tarihinde davacının fiilî ve gerçek çalışmasının olup olmadığının tereddüt oluşturmayacak şekilde açıkça ortaya konmaksızın sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; askerlik görevi içerisinde izinde olunan sürelerin tespitinin her zaman mümkün süreler olduğu hususunun göz önünde bulundurarak, Milli Savunma Bakanlığı Askerlik Şubesi Daire Başkanlığı’ndan davacının terhis mahiyetinde izin kullanıp kullanmadığını sormak, gelen yazı cevabı ile de davacının izinde bulunduğu sürelerin anlaşılamaması halinde askerlikte geçen süre ile tespiti talep olunan tarihin çakışması nedeniyle davanın reddine yönelik karar vermekten ibaretttir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.