Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/10868 E. 2014/25876 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10868
KARAR NO : 2014/25876
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2012/455-2013/495

Davacı, kuruma borçlu olmadığının tespitiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin tüm itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının ödeme emrinin iptali ve Kurum’a borçlu olmadığının tespiti ile ödeme emri ile ilgili olarak başlatılan haciz işlemlerinin tedbiren durdurulması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “Kocaeli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nün 29.11.2012 tarihli 20890826/B.13. 2.SGK.4.41.10.01.-VII-İcra-Takip sayılı ödeme emrinin kısmen iptali ile, davacı P. B. Deri Mamülleri Limited Şirketi’nin S.. B..’na 6.263,86 TL borçlu olduğunun, 883.878,22 TL borçlu olmadığının tespitine ve davacının borçlu olduğu miktar olarak belirlenen 6.263,86 TL’nin %30’u olan 1.879,16 TL nakdi teminat karşılığında, davacı hakkında düzenlenen 29.11.2012 tarihli 20890826/B.13. 2.SGK.4.41.10.01.-VII-İcra-Takip sayılı ödeme emri ile ilgili haciz dahil tüm icrai işlemlerin karar kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına” karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı şirket adına çıkartılan tebligatın, davacı şirket çalışanı C. Y.’a yapılmasında yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6183 sayılı Yasa’nın 79. maddesinin 1. fıkrası; “hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir” hükmünü amir olmakla birlikte 27/10/2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğin 30/2. maddesinde “5510 sayılı Kanun gereğince yapılacak bildirimler hakkında, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerinin uygulanacağına ilişkin 99 uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine istinaden, usulleri Kurumca belirlenecek elektronik tebligata ilişkin hükümler saklıdır” denilmekle Kurum tarafından yapılacak haciz bildirimlerinin tebliğinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda yer alan usul ve esasların gözetilmesi gerektiği açıkca belirtilmektedir. Buna göre 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir”, 13. maddesinde “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır”, 32.maddesinde ise “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” hükümleri yer almaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Kurum tarafından düzenlenen 02.05.2012 tarih ve 8123510 sayılı haciz bildirisinin davacı P. B. Deri Mamülleri Limited Şirketi adına düzenlenmiş olup haciz bildirgesinde davacı şirket nezdinde istihdam olunan D. D.’ın muhtelif takip numaralı dosyalara ait 2004/8-2005/3 dönemi prim borçları toplamı olan 836.150,00 TL lik borcu nedeniyle maaşında 1/3 oranında kesintinin yapılması gerektiğinin belirtildiği, haciz bildirgesinin 14.05.2012 tarihinde davacı şirketin daimi işçisi olan C. Y.’a tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından D. D.’ın maaşından herhangi bir kesinti yapılmaması nedeniyle Kurum tarafından düzenlenen 29.11.2012 tarih ve 20890826 sayılı ödeme emrinin 14.12.2012 tarihinde yine davacı şirketin daimi işçisi olan C. Y.’a tebliğ edildiği, işbu davanın 21/12/2012 tarihinde açılmış Olduğu, davacı şirket tarafından çalışanın ücretinden 2013 Ocak ayından itibaren yasal kesintilerin yapılmaya başlanmış olduğu, şirket tarafından Kurum hesabına haciz bildirisine istinaden “02/05/2012 tarihli 8123510 sayılı haciz bildirisi, D.D., 2012/Aralık-Ocak ayı 1/3 maaş kesintisi” açıklamalı ödemede bulunulduğuna ilişkin 29/01/2013 tarihli banka makbuzunun ve yapılan diğer kesintilere ilişkin banka makbuzları ile ücret bordrolarının dosyada yer aldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalı Kurum tarafından davacı şirket adına düzenlenen 02/05/2012 tarih ve 8123510 sayılı haciz bildirisine ilişkin tebliğ evrakının “işyerinin daimi işçisi C. Y.” a tebliğ edildiği anlaşılmakla tebligat evrakı üzerinde “işyeri yetkili temsilcisinin işyerinde bulunmadığı” ya da “tebliğ evrakını alacak durumda olmadığı”nın belirtilmemiş olması karşısında söz konusu tebliğ, geçersiz bir tebliğdir. Davacı şirketin ödeme emrinin tebliğinden sonraki bir tarihte haciz bildirisinden haberdar olup 2013 yılının Ocak ayından itibaren borçlu olan işçisinin maaşında yasal icra kesintilerini yaptığı görülmektedir. Böyle olunca davacı şirketin haciz bildirisi gereğini usulünce yerine getirdiği hususu gözönünde bulundurularak davanın kabulüne karar vermek gerekir iken davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.